Bête moîryüzünün yitik izlerine çıktım maskeler mezâtında,bu sabah taklitçiliğinde deruni kadınlar aynalarına hapsolmuştu ellerinde bakı’lar tutuşmuş çocuklar teşhir çiçeklerine sokuluyordu ceninlere dolanmış gurre fiyakalı soytarının yakasındaki fiyonk aynaları öpücüklere boğuyordu bir yetim kem gözlerle bakardı güne zerk etmiş ağuya nehirlerin akışlarına doymayan gece yorgunu dervişler düalist parıltılar yoklardı cepkenliğinde vahdet-i vücûd’dan baküs tavsiyeli bir ay yuvarlandı yollarına manastır bakireleri,sahile vurmuş potkal’lar topluyordu deniz kokulu şişelerde sözler esarete küpe takmıştı "deniz ırkı"nın altın kupasını sayıklıyordu lucarno dilencileri* örenlerden baykuşlar gelirdi kanatlarından kayıp yollar dökülürdü dilencilerin sayıklamalarına ve zulamdaki iniltilerin metal rakamlar dizdi/duyusal yollarıma sürgün yemişe döndüm haram yemiş gibi kaldın avuçlarımda alıcısı çıkmadı kıyametlerin yoldaşım oldu drama eskisi maskelerin peşimdeki gül maskeli zehir yollarım kayboldu sende yollarım bir ömür gitmelerimde *"lucarno dilencisi"nden bir biçim havası esti,öylesine.. |