Yitik - 6
-6-
“-ne zaman … bir yaşlı kadıncağız görsem elleri nasırlı, beli bükük, gariban! ama; gözleri; ışıl ışıl sevgiyle bakan nur içinde yatasıca anam düşer yadıma . çaresizliğinden çare telkin eden “Allah beterinden saklasın, beterin beteri var ay yavrum” deyen güçsüzlüğünden bize umut vermeye güzellikleri öğütlemeye umutları yeşertmeye iyiyiye güzele çabalayan, hiç yoktan …. var eden hiçbir şeyini esirgemeyen her öğünde bulup-buşurup sofayı donatan, çocukları olmadan boğazından yarım lokma geçmeyen bizim yediğimizle doyan, garip anam… . bayramdan bayrama da olsa sofrada birimiz olmasa yüzü gülmeyen gönüller dolusu güzel dileklerini “ümmed-i Muhammed’in evlatlarına” da dileyen yoları gözleyen çilekeş anam.. . bir klakson sesi duyulsa… gecenin geç yarısında da olsa köyü şoseden bi araba şavkı yalasa bizim ovaya bir araba dönse Akgedikden bir araba şavkı vursa bir kamyon gürlese evladını beklermiş anammmm; hasretim anam.. . nerden bulduysa o günün behrinde guşağının katından çıkardı da iki buçuk lirayı “-eyi sakla, düşüreyin deme sakın” diye cebime sıkıştırdı” bilmen niyeyse bir dondurma bile alıp da yemedim o iki buçuk lirayla sanki sarılira , neliklerle biriktirdi kim bilir.. belki borç verdi komşu-akraba kim bilir nasıl ödedi acaba fedakar anam.. yememiş-içmemiştir.” mümkün olan en kısa zamanda neliklerle ödemiştir . aaah anammm! yoldan her geleni kendi evladı sanan değilse, hiç değilse bir selam bekleyen, “iyi” haberine bile kuşkuyla yaklaşan, gözleri yolda gönlü,.. gönlü gurbete uçan evlatlarının, mutluluğunda sağlık haberlerinde ecel geldiğinde bile mutlanan iyi yürekli anam.. . anam düşer yadıma sevinse de, ağlasa da ağıtlar yakan, ağlayan analar anamın yakdığı ağıtlar “-yağmır yağar dereleri sel alır gurbete gidenin yarin el alır” almadı mı aldı.” “…” cefakar anam! ! “-gurbete gidenin sadece yarini mi? anasını da el alıyormuş meğerse, ilk zamanlar baya ağır geldi uykularım kaçtı günlerce de; ha deyince kabullenemedim ama çocukluk, cahillik biraz de akıl ermezlik oysa; bizim gedeler n’olcağıdı, öyle ya.. başlarında kim olacakdı, anam bir başına nasıl baş edecekti, . ilk duyduğumda öfkeden deliye dönmüştüm sonra babamın hısımı akrabası yarenlerine verdim veriştirdim, saydım süpürdüm daha sonra hak verdim, yol göstermelerine belki onlar önayak oldular diye düşündüm oysa hayırlısı buydu, kabullendim, anladım belki de anam gönüllü vardı sonra sonra alıştım umurumda bile olmadı” ne yapsa en doğrudur anam! ……… “-her evladı gurbete düşen anaların ağıtları düşer yadıma gurbete isyan eden analar gözlerim dolar, içim kan ağlar.. kimi kader mahkumu kimi gurbet mahkumlar gelir aklıma hangisi daha acı herkes çektiğini bilir elbet el söyler ben ağlarım gözyaşım içime akar hangi türkü olursa olsun, gözlerim dolar kahrolurum, kendim olmaktan cayarım ah, ah anam . “kader torbasına elimi attım (Ali İzzet Özkan) tecelli kağıdım karalı çıktı ömrüm defterine bir yol göz attım dertlerim içinde sıralı çıktı . uğradığım pınar baştan kuruyor kader lamba yakmış beni arıyor kime iylik etsem bir taş vuruyor dostum düşman oldu ileri çıktı” . anlayamam, bilemem kabul edemem ömrü gurbette geçirmek için dünyaya gelmiş olmayı anaların bağrındaki yangını her zaman yanar içim şuramda bir sızı… anam” derim anam . anam ne baharı bilirmiş ne yazı ne sıcağı, ne ayazı ne konu-komşunun, ne torunnarının adını varısa da, yoğusa da beni arıyormuş.. herkeşe benim adımla çağırıyormuş.. . “Ismayıl” anam! |