GÜLÜM FİRARDA...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Ailenin ilk göz ağrısı iken insan hele ki aileye çok geç katılmış ilk çocuk olmanın hem güzelliğini hem zorluklarını yaşadım bir ömür ve yaramaz bir çocuk olduğum kadar yalnız da bir çocuktum ve oyunbaz ve işte o zamanın şartlarına göre oyun parkına gideceğime sözüm ona oyun bahçesi eve getirilmişti ve ben kısıtlı bir alanda bilfiil hapis oyun oynamanın tadını çıkarıyordum ta ki oyun bahçemin altını kırıp da oradan firar edip evi talan etmeye yol almışken. Oysaki ben sadece bir çocuktum ve ufacık yaşımda dahi çok sevmeyi ilke edinmişken ve yalnızlığımın duvarlarını ta o günden beri kırmayı becerdim ve işte firari yolculuğum o gün bu gün devam etmekte Ruhuna müptelayım gizemin bazense ayrık otu addedilen yaşlı ve yaslı yüreğim. İklimlere meylettim dingindi doğam öncesinde Esef etmeden kendimi sevdiğim de malum dünün güncesinde İstifliydi oyuncaklarım ve oyun bahçem Odanın ortasında Ben ki babasının kınalı yapıncağı Can simidi bebeklerim aklım ise firarda. Çocuğum altı üstü Tepindiğim oyun bahçem adeta devasa bir havuz Yüreğimin, künyemin sabitlediği firarım Dişe dokunur nasıl da çalınmış özgürlüğüm Yorgun değil hem bedenim ve de duygularım Aklım fikrim oyunda yalpaladığım kadar İçimde kaçkın hayallerim ve hayali arkadaşlarım Mizacımsa o günden belli Öteki beriki yok hem yanımda Yandaş bildiğim agu agu sözcükler Ağasıyım evrenin ve çocukluğumun Küçümen öyküler yazdığım habersiz Havayı içime çektiğim kedersiz Hem sisi de yok ruhumun Sevdiğim çok sevdiğim oyun hamurum ve annem İçtimada maaile İsyanım devirirken yastıkları Muadili olduğum yalnızlıksa adeta bir harabe Düşüm ben bir düş İçine düştüğüm o kısıtlı alan hali hazırda çağırdığım çağladığım Ne hüzün güftem ne de derdim tasam Karnım acıktığında yaygarayı bastığım Yetmedi evdeki yastıkları camdan attığım İçimde hare İçimde coşku ve sevgi İçtiğim su misali Sular seller gibi yakardığım annem Yeter ki tutup elimden Çıkarsın beni sokağa ve o devasa parka tayin olsun bedenim Ki iklimlerden yalnızlık sönüversin Ki edindiğim arkadaşlarım da misafirliğe gelsin Gün süzgün Yürek çılgın Çocuk neşem ta o günlerden miras Hecelediğim ve ilk, baba, dediğim Nazlısıyım babamın ve peşinde Pişekâr sevinçlerim ve yaramaz varlığım Nasıl da oyun ve hınzırlık peşinde Ve işte ansızın Ve işte günün birinde altını ayırdığım ayaklarından Oyun parkımın Ve ansızın açılan devasa bir pencere Ve işte firardayım evin her köşesinde. Demem o ki: Kısıtlanan yüreğim o günlerden hatıra Hep gözaltında göz hapsinde Çocuk olsam ne ki ve de yetişkin Aşkın inzivaya çekilmediği zamanlardan geliyorum Aşk ile bağlandığım hayat ve oyuncaklarım Bir o kadar hayatı oyun bildiğim Her halükarda hayata ve insanlara sevdalı Bir mahzense yaşadığım içinde Bir mazlum yürekse esen rüzgâr tersten içime İçmediğim sözcük mü kaldı? Elimden nice oyuncak ve kitap Ben ki aşkın ambarında bazen savsakladığım duyguların Hızına ben dahi yetişemezken Acıları değil sevinçleri yüklenmeli insan ezelden Bir oyun parkı deyip de geçmeyin Hala çocuk hala muzip Bir sevda deyip de yok yere yeltenmeyin İnsanın içinden gelmeli sevgi Ve o gün bu gün sunulan kaderim altın tepside Yasadığım yaşadığım iklimlerin nezdinde Kaç bin yaşında olsam da dün gibi yaramazlıklarım Mızıkçılık yaptığım arkadaşlarım Ben değil mi ki sevmeyi sevdim Ben ki iklimlerden devrildim Ben ki… Her halükarda ansızın firar edebilirim Çünkü ben güneşim belki mehtap aşikâr Yıldız Bazense bir çiçek ve ümmeti sevginin hâsıl olan ıssızlık Sevecendir merhametli yüreğim Sektiğim bir bir iklimden diğerine Nazenin sevgim ve mealim Hala da çocuk kalmak varmış kaderimde |