ÜZGÜNÜM BAYIM...Cengâver bir gülüşsünüz, bayım: Bense sizle cenk ettiğim kadar varım Bir o kadar yoksun kılındığım Ömrün bohçasında saklı işli havlu gibi İçli yüreğimden etrafa yayılan Kum misali kurulduğum hiçlik makamım Elde varsa bir deste gül Elinizden düşmek bilmedi gitti hüzünlü iskambil Kâğıtlarınız. Her zar attığınızda Zaaflarıma yenik düşüp peşinizde Her zarf attığınızda Ruhumdaki posta adresine Bilemediğim o kadar çok duygu ki revaçta Çıtası yükselmekte git gide bu sevdanın Çelimsiz bir çocuk olmadım ben hem de hiç Şiar edindiğimdi sevgi ve içten bir gülüş Esen rüzgârın da farkında olmadığım Emre amade yüreğimi altın tepside size sunduğumsa Değil asla akıl karı. Yüzümün akıyla geldim Yönsüz sözcüklerden kendime bir rota edindim İçtimada her daim varlığım ve yüreğim Yufka misali yumuşak hamuru… Gelin görün ki: Mayanızda saklı bu aşkın itirazı Bir edimde yazdıklarım Ettiğim bir yeminse kadere karşı koyamadığım Edilgen bir gücüm belki de Ve tepkisizliğiniz iken gücüme giden Bense aşkın ve İlahi Varlığın peşinde Manidar bir gün öykündüğüm… Hani olur da bakarsınız ta gözlerimin içine. Mealim olsa ne ki hüzün? Aldırmadığım bir isyan kabaran yüreğim ve mizacımdan Yansıyan Sanmayın ki şiir yazmakla geçer ömrüm Öyle ki: Hayatımı aslında kendimi bildim bileli Hep şiirlerle örmüşüm. Ben ki: aşkın fevri rüzgârı Denk düşen hüzne ve şiire… Ben ki: aşkın şah damarından da yakın varlığı İlahi Ateşle kutsanmış yüreğimde saklı nice şiir ve nazire. Ben ki: Yazdığım kadar hayatın ve acıların fermanı Bir darağacı imiş ki yaşam: Yaza yaza can bulduğum ve asla sapmadığım rotam. Üzgünüm, bayım Ben bu kadarım. Ne Peri Padişahının kızı ne de kadı kızı Asla algılayamadığım hızı yalnızlığın. Küstüğüm cihan Kastığım kadar kanadığım değil asla yalan. Kaybolduğum şu sonsuzluğun minvalinde Bilin ki: kazık kakacağım yazdıkça ve acı çektikçe… Yüzü suyu hürmetine kaderin, bayım: Ben ki: efsunlu bir çiçeğim Ya da suskun ve hüzünlü gün ışığı Geceye erdikçe yazdıkça Kendimden geçtiğim Hayattan göçtüğüm Olsa keşke yaşadıklarımın bir ilacı. Varsa yoksa umut bazense çöken hüzün O bulvar ki devindiğim O bulut ki tünediğim O umut ki ölüp dirildiğim Bir günün güleç yüzüne ektiğim Mevsimden dökülen polenler gibi… Nazımı niyazıma katık ettiğim Ve de tahmin etmediğim kadar sevmeyi ilke edindiğim. Aşkın rüzgârında şiarımsınız Şakıyan ruhumdan firar eden nazlı bir şarkısınız Yalnızlığın ve sevdamın fukara varlığı Cezbedense asil ve vakur duruşunuz Kem küm etmeden sevebilsem keşke ben Ne zamanki sizi düşünsem Çözülür elim ayağım Ya da karmaşığa varırım yürek benlik nasıl da darmadağın Bir umut ışığıdır güne eşlik eden. Gözlerimdeki yası da aşkı da saklı tutar evren Hele ki bu şiirlerim de olmasa, bayım Yandığım kadar yakardığım Rabbe sunduğum ferman Maliki olduğum bir aşk ki Künyesinde özlem yazan ikbali Delen bir ışık ki: Kat izinde saklıyım aşkın Ve de vebali boynuna bilinmezin Varsa yoksa sükûn dileyen bir fani Sonsuzluğun İlahında saklı yüreğin firarı Haraç mezat sevmedim hem ben sizi. Ansızın hâsıl olan bir tutku bir coşku Tutulsa da nutku bu benliğin Şiirlerimdir dile gelen dile getiren Ah, şu şiirler de olmasa Yazılır mıydım ben size günbegün Büyüyen bir ateşin tek kıvılcımı bile yeter Şakımaya sunmaya bu aşkı kalem elbet ilk günden razı Hem beni sizi Allah rızası için sevdim… |