ZaRiFÇe YuĞDuM HüZNüN ÇiÇeKLi eNTaRiSiNi HaDi RuHuM GüLüMSeŞiirin hikayesini görmek için tıklayın "Canım babam flüt sesiyle bizi uyandırırdı gün doğmadan " Sakin bir pazar sabahının duldasında Lapa lapa yağan karın masumiyetini İçiyordum Yudum Yudum Yanıbaşımda direnişci iki kır papatyası Annesizliĝimin böğüren çığlıklarını bir avuç kar suyunda Kimseler görmeden zarifçe Yuğdum Yuğdum Şahidim gökyüzünün sahipsiz kanatları Kuyruğu alabora olmuş dilsiz uçurtma Saçlarımda çocukluğumun bahtiyâr elleri Gözlerimde ırağı yakın eden sadakâtin resmi Sııcacık kakaolu süt Yanında havuçlu,portakallı ,tarçınlı kek Spot mutfak penceresine bağdaş kurmuş Mırıl mırıl mırıldanıyor Senden sonra varım yoĝum Bu mırıltılı bedava terapiler sevgilim Yüreğimde özlemin en dibe vuran vaveylası Elimde yeni yılımı kutlayan sevimli bir kart Ve sonsuzluk bileti mıh gibi karşımda Meydan okuyor saatin tik taklarına Gülümsüyor gamzelerime yuva yapan kırlangıçlar Avuçiçlerinin bereketi sinmiş satırlara Mutluluğun omuzunda dalıyorum en güzel düşlere Uyanmamacasına ...Sonra Sedef kakmalı sandıktaki yerine bırakıyorum kartı, özenle Geçmişin gözyaşları zincirini koparmış Bu kışta ,kıyamette bana doğru koşuyor Göz kırpıyor anneme yazdığım son mektup O kadar özenle saklamış ki Yepisyeni Gönderdiğim günkü gibi Uzun uzun dokunuyorum özlemin hınca hınç hıçkırıklarına Susturamıyorum Sıkıca sarılıyorum Avutmaya çalışıyorum uçurum kenarındaki ahvalimi Nafile Öksüz ve yetim kimliğim bar bar bağırıyor Ne çok inceden inceye iç çekiş Alllahım Söz geçiremiyorum böğrümdeki z’amansız sancılara Kendime iyi bakamadığım için Özür dilerim sevgilim Şimdi çilekli mum ateşinde kurutuyorum Akşamın saltanatında demlenen s’özyaşlarımı Ama nafile Kurutmaya çalıştıkca Yüreğimin teri sırılsıklam Gece zifiri bohçasını toplamak üzere Delice yağmur Gökkuşağı çıksa diyorum Günün yüzüne beşibiryerde görümlük takınca rahmet taneleri O da neyin nesi Sapa bir yerde kırmızı sapanla vuruluyor Hüznün canavar yüreği De , bana mısın demiyor Kimliğime göbek adı hüzün diye işlemişler sanırım Hâlâ bu ayazda gölgem misâli peşimde Ardından Nefes almak için ciğerlerimi dinlendiriyorum Pencerenin birini açarak Okşuyor bir dua gibi Rüzgârın nefesini yutan flüt sesi Ahhh sabah ezanı okunmuş olmalı Geliyorum babam Geliyorum Huzurun secdesini Seher vaktinin huşusunu seninle kucaklamaya Masumiyet kokan çocukluğumdaki gibi... nagihan |
nasilda aktın icime icime
huzur masumiyetin kalbiydi oysa