VURGUN DEMKEŞ
Vah ki aydı! gün doğdu pencereden.
Vurdu gönül evime, temeren temren. Yemyeşil güneş, bembeyaz gökyüzü. Nebula nebula, renk cümbüşü evren. Ah buzdan kale, sarkıklardan tacım. direnmeyin artık kardan adamlarım. Yüzüme vuran ışıklar, kuzeyden değil. Bu infilak eden yıldızlar, benim yıldızlarım. Vay beni ve muhkem kulelerimi! Sevadın hükümdarı yenildi mi? Bu harp ne zaman koptu aman! Ne zaman sardı ateş benliğimi? Her yanış işte böyle başlar. Ya ok saplanır, ya güneş doğar. Her ateş işlemez gönül cevherini. Labüddür cehennemden ala yanışlar. Şapelin vitraylarından sızan, zümrüt bakış. Ben yıldızı mabud bildim, mabud aşkmış . Endamın doldurur şimdi benim mabedimi. Kıyametim kopmuş, asumanım yıkılmış. Sen süt denizinde yakamoz, zümrüt güneş. Sen mabudları deviren, buzları eriten ateş. Seni görünce parçalandı burçlar ve yıldızlar. Abı ebru gökyüzü; herşey ber müşevveş. Cümlenin mesulü dide-i mücella Ah balkın bakış, şemsten bile ala. Sen Son toz koparan kemankeş; Ve yanıyor vurduğun demkeş hala. Şakırdar işte güvercin, mısralarla aşkını. Her ayna yansıtmaz, teveccüh-ü rahmanı. Süluk etmek için bu gün gözlerini belki... Yarın mi’rac eder o bir başka mazharı. 21.11.2022 |