Çocuk
Susmak istiyorum avazım çıktığı kadar
Susamıyorum! İçimde devasa hezimetler taşıyorum Dünyam yıkılıyor Duvarlarım, kalelerim, binalarım, umutlarım Yorgun... Yaşlı... Çaresiz... Kimliksiz kalıyor sancılarım. Ortacıyı oynuyorum sanmalarındayım Hep oyun dışıyım oysa Kimseler sığmıyor içime Ben kimselere. İsyan taşkınlıklarıyla sorguluyorum adaleti! Cevaplar ise sus duvarlarında Evraklar geçiyor önümden Mübaşirin yüzünde aynı telaşasızlık Hâkimin kıramadığı, kırsa geri gelir mi kalemi? Minnetsiz daktilo... Soğuk masa... Soğuk oda. Hocanın ise ezber kelamı “günahtır, yazıktır sabilere” Kara kaplı kitaptan Cevap hep aynı “cehennem sonu” Ya şimdiki cehennem? Yaşanılan, yanılan... Yağmur altı çocuklar görüyorum köprüsüz Sığınamayan... Dirseklerine kadar ay ışığı Gözlerinde canhıraş yalnızlık Ölüm bekleyişi! Sevmelerin terkinde bırakılan, piç edilen yaşamları Ortak kader tamlaması, köşecilerin züğürt tesellisi Zaferden çıkan bir savaşçının az evvel ki ürkek tedirginliği Yenmenin acı keyfi Yenilmenin ise utancı. Ağla be çocuk Ağla... Kaç yağmur sonrası yıkandı günahları seni izbeye çeken adamların. Etine değen elleri kaç çocuk feryadı Kaç günahkar tohum bıraktı ince zayıf cılız seslere Kaç can daha dayanır cehenneme? Yokluğunun pahasına tükür be çocuk Seni anlamayanlara Senden utananlara Seni sana vuranlara Senin için kararlar alıp Yatağında huzurla uyuyanlara. Bir kuru dala tutunup Bir lokma ekmeğe göz zinası yaparken Kırılma be çocuk senden çalınanlara Kağıttan yaptığın evin kapı önüdür Seni ondan ayrıştırıp Kirletmeyen. Şimdi uyu be çocuk Uyu da uyanma Masalların bağrı saklasın seni Anne gibi sarıldığın Kartondan yorganın. |
İçinde bulunduğumuz hal ve ahval bildirimi şiir diliyle oldukça başarılı yansıtılmış.
Ortada bir mutsuzluk tablosu var ve bunun acılarını tüm dünyada olduğu gibi hep çocuklar çekiyor.
Çocukların şiiir dili olmadığına göre bunu tabii ki şairler dile getiriyor. Siz bunu şiirinizde fazlası ile hissettirdiniz şair...
İlk defa okuyorum sizi.
Güzel günler umudu ile
Saygı ve sevgiler yolluyorum