SEN Mİ GELDİN EYLÜLSEN Mİ GELDİN EYLÜL Eylül’de mi doğdum gerçekten bilmiyorum? Nedense Eylül gelince dudağımın kenarında alaylı bir tebessüm, Gözlerimde buğulu, sisli hüzün oturur. Yutkunurum.. Düğüm düğüm olmuş inmez boğazımdan aşağı acılarım! Bütünleşmiş, vazgeçmez benliğimden, bedenimden marazım! Kurumuş! Sararmış! Son yaprağımı dökerim. Büyük bir serzenişle, Bir daha açmam, yeşermem diye korkarım! Hani belki doğduğum gün ölürüm diye, Ölümü beklerim! Kal gitme! Eylül... Kal! Kal ki tükensin tüm hüzünlerim. Sahte gülüşlerim tükensin. Tükensin dilimdeki sessiz çığlıklar! Tükensin yüreğimde yatan sinsi düşler Ve korkulu rüyalar Dinsin gönlümdeki efkâr. Eylül sen mi geldin? Al götür ne bulursan hâk vere Kalmasın senden bana hiç bir hediye. Savur en şiddetli rüzgârını! Sil, süpür, bende kalan ne varsa, Tüm çığırtkan hislerimi... Götür göm sonsuza kadar kötü sözlerimi. Kalbimden bir damla yaş düştü Hâlâ yuvarlanır dururken! Rüzgâr yememiş ağaç gibi durmaktan yoruldum! Yoksa sen mi geldin? Eylül ! Seni bitik bir hasret ateşine sarıp Dönüşü olmayan yitik yola uğurluyorum. Çünkü ben artık sadece hüzünlü Eylül değil, Değişen mevsimler gibiyim! RA’ diye DİRİ |
öğüt,sevgi ve iözlem vardı,
Hakikat vardı
o çok güzel yüreğine sağlık Üstadem,
ders vericiydi,akıcı anlamlı düşündürücüydü
kutluyorum Dualarımla selamlarımla