Hasrete Hasret Olmak Gerek Birazda
Hasret yüklenmiş deniz deryasıyla
El pençe yine… Dalgasında saçların, mavisinde gözlerin vuruyor Semaya… Kayıklarda birikmiş kokun, Şifa niyetine çekiyorum içime, defalarca… Yosun bağlamış taşların hepsi Hasret… Sigaramın dumanında binlerce siluet Sensizlik… İçtiması çetin geçiyor gecenin Ve şafakla birlikte iniyor sensizlik Tokat gibi derinime… Başgardiyan ayaz neşesi yerinde, sarmalıyor Buz tutmuş elimdeki gül cemalin lime lime Akıyor… Dikiyor kılıfını hayat, bahane derdinde Sensizliğin bahanesi değil ama acısı Hep dilimde… Bu arada dilime külfet geliyor tek bir ses Hasretin değdiği kalem büküldü belinden Doğrulmadı… Biliyorum doğrulmaz sen gelmeden… Bozuldu rüyamın tılsımı, Hasretin saati yırttı geceyi Viran yürek düşerken sessizliğin ben kuytusuna… Usumda tık yok, Silmedi sevdanın anlamını, aksine Hafızasına kazıdı da kazıdı… Esaretin koynunda ateşlerden yürüdü ruhum Dal meyveye, o da hasrete gebe kaldı… Süvarisiyim hayallerimin peşinde Kan ter içinde uykusuzluklarım… İlham firarda, hasret kaçırdı sonuncusunu Ve aşka bir mektup daha beyaz kaldı, Bir kez daha kifayetsiz… Uçurdu göçmen kuşları Kuru bir simidin ardındaki aşka inat, Aç bile aç… Bana yine sen kaldın Hasret… Hadi durma aç kapıyı aç… |
Mürsel Adıgüzel