HARŞENA'DA BİR GECE VAKTİ
Harşena’da bir gece…
Gece; Alaca karanlığı çekmiş üstüne Tepeden tırnağa kızıl çizgilerle İntikam ateşiyle yanıyor kayalar. … Kayalar; Etekleri su içinde, çenesi kenetlenmiş Arada bir tren düdüğü saplanıyor bağrına Bağrında yirmi bir yara, yirmi bir mühür Susuyor tenha yokuşlarında tarih. … Tarih; Konuşsa çatlayacak medeniyetin kalbi. Kopacak Harşena’da vaveyla Kin kusacak mezarlar. … Mezarlar; Kim bilir hangi faninin günahıyla dolu Hangi çocuğun camlarda kalan busesi Hangi mazlumun feryadı Hangi dulun sokakları yırtan sesi… Cevapsız sorularla büyen muamma Muğlak cevaplarla derinleşen sır… Ve her şeyin tanığı Güneş… … Güneş; Kendi hikayesine doğuyor sabah olunca Ve o asil öyküyü sunuyor Ferhat Taştan taşa uzayıp giden yontularla. Azmin inatla savaşını belliyor çocuklar İlhamı döl tutuyor yeni neslin Avuçlara çağdaş hikayeler doğuruyor zaman. … Zaman; İki katlı evlerde dem tutmuş, İçinde bin bir hikâyenin aktığı nehir … Nehir; Yağmurda benek benek Rüzgarda titreyen yüzü. Kâh bir azizin kıyısında iç çekişi Kâh azizenin ağır ağır yürüyüşü Ve şehre mana veren sesi. Bazen durgun, berrak Bazen bulanık ve asi Gözleri yeşil, Saçları kıvrım kıvrım, Dağlardan süzülen katre… Nazlı nazlı akan su. … Su; Allah’ın bir lütfudur bu şehre Lütfudur şehri ikiye bölüşü. Toprağa bereket getiren gülüşü… Karlar eridikçe kabarır göğsü Bir şiiri emzirir her bahar. … Her bahar; Dinmiş bir acıyı çekip çıkarır şairden Yeniden saplar kabuk tutmuş yarasına. … Yarasına; Ayvalar çiçek döker Şair c/an çekişir kaldırımda. Aydın YÜKSEL-AMASYA |