Azelya
Ah..
Bir çocuk gidiyor Yine parçalandı kristal gençliği vakitsizce çocuğun. Gökyüzü sonsuzluğunun tanımsızlığında Bir Anne aynalarda ağlıyor için için. Tutunmaya çalışarak hayata Ayak parmaklarından yakalandı Ömür denen denizin ölüm voltasına. Hekimler geç kaldı Helak oldu kalabalığın suretinde Günahsızlık için ağlayanlar, Ölüm kokan suratın istasyonunda durabilirler mi ? Yetim bir çocuktun Azelya Seninle birlikte katledildi fesleğenler Ecelle yıkım muştulandı hüzünlere Gidişinin ağırlığı mağlubiyetti Kendini ölümsüz görenlere.. Ah! Hibe ederken hayatını katran karasına bulandı düşlerin Sen gözlerini kapatınca Hiç konuşmaz mısın? Kim bilir neler var söylenmemiş Yürek heybende.. Gövdesi ihlâl edilmiş gibi Uzanma semaya Kalk ve doğrul seni bekliyor türküler Bir kâbus gördüm ağulu Sarmaşıklara sarılmış bedenin Boynunda gerdanlık gibi duruyor yağlı urgan Yüzün ay gibi ışıyordu Kör kurşun yönünü şaşırdığında.. Çalındı tüm aydınlıkların Körpeydi kınalı avuçların Yılan damıtırken zehrini Bastırdı karabasanlar Ellerinde sağır kaldı saçların Buz ayazı düşler vuruyor artık gölgene Yokluğunun ağırlığı kaldı Kar yağarken gözlerine.. Çürümeye yüz tuttu tüm çiçekler Bıraktı gülümsemeyi akşam sefası Küstü pencere pervazına ışıklar Gökyüzün yer yüzü ufuklarında söndü.. Oysa ki Bahar kokardı düşlerin Mevsimler yönünü kaybettiğinde Talan edildi renklerin Kan’la sulandı kasım çiçeklerin Kırıldı serçe kanadın Artık mezarın toprağında yeşerecek Uçurum kenarında açan Azelya çiçeği Meltem Kınıc |