YETER Kİ TAŞ DEĞMESİN AYAĞINA...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Bozguna uğramış yenilginin yanılgısında saklı adım… Ah, adım ve adımladığım yolu hümayunun Düşlerim nemli Aşk ise adeta iksirli Sevgiden yonttuğum bir heykel misali İçime akıttığım gözyaşımdan muaftır da varlığın Sen ki: öksüzlüğün ikliminde bir yetim Yitiminde zamanın Bağdaş kurduğum bir ağacın köküne sadık kaldığı Nasıl ki gerçeğin ta kendisi Ve işte geldim kendime ansızın Sen gittikten sonra Gücümden kalan son zerre ile yazdım şiirlerimi Mevsim nazlı Yâd ettiğim dünüm gölgemle kavgalı Olduğum günlerin uğruna Terk ettiğim illa ki kendim olan iklim İrdelediğim bir iklimden de fazlası Döngüde saklı ritmi Bir yudumda içime çektiğim çok mu belli? Nazire etmiyorum aşka Çünkü aşkla eşleşen varlığımdır her düştüğümde sevdaya Kıyıya vuran gözyaşlarım Seferisiyim de yıldızların Hem hem çiçek olmayı ben dilemedim Çiçeklendikçe yer gök Kuytulardan arakladığım her zerreyi Bağışladım içimdeki yetime Nazenin bir bakışla solladığım şu yanlı yolu Aştım da ne oldu dercesine Soyutladım yüreğimi evrenden Sadece adağımdı aşk Belki de batağım Her atağa geçtiğimde sarsıldığım Bir fırtına gibi Aslında varsa yoksa içimde saklı İçerlediğim gün mü kalmadı dünde Bir de içtimada geçti mi ömür. Yüreğin misinasına astığım her sözcük her sayı Saymanı mıyım yoksa dünyanın Ve işte gerisin geri sekiyorum kendimden Sakin bir deniz olmaya mademki meylettim Lakin mümkün değildi sensizliğin rüzgârı Beni benden alıp götürürken Günler biçtiğim gecenin pınarında Şahitler tuttuğum yalnızlığın çığlık atan vapurunda İstiflediğim her gün her acı Seyrüseferinde mevsimin savsakladığım kadar kendimi İlla ki kıyama durduğum bir rota İlla ki kıymete binen varlığın Yitiminde gölgenin dahi eksik kaldığı bir yol gibi Hali hazırda yoldan çıkmadığım Elbet attığım zar masumca gülümserken bana Nasıl ki yek geldi aşkın uğruna Şekilden şekle giren yüreğim Şimal yıldızısın madem içimde saklı dünyanın O halde göç etmeliyim sensizlikle her yoğrulduğumda Seslerin şifahen hükmettiği bu aşkın tozuttuğu yangınında… Lal sözcüklerim canlandı ansızın Lanet okuduğum iblisten uzak Kendimden firardayım Yetemediğim kadar dünyanın nüfusuna Senle kaplı âlemin yeknesak yıkılmaz kalesiyim Kalender gecenin kaynaştığı Yazın çeşninde sarıp sarmaladığım bir bebek gibi Değil dokunmak bakmaya bile kıyamadığım Varsın yalnızlık sakit olsun Yüreğin bitimsiz ritmi ve ikliminde Yâd edilesi bir esintisin İçimin ürperdiği gecenin tininde Saklı bir nota gibi çaldığım Semazen yüreğimin ansızın kundaklandığı Ve işte başa döndüm yeniden Yetinmekse hayatta sevgimle eşlik eden Hayalinin bile yettiği bir evresin Sensizlik ve sessizlik canıma tak etti Huzmesi yüreğin hüzün çeşmemde akan dileklerin niyetine Nemalandığım her gün her an her anı Yakardığım Rabbime Yeter ki taş değmesin ayağına asla ve asla… |