SUSKUN VEDALAR
Büyüyen küçük çocuklardan,
Öğreniyorum yaşlandığımı. Aynalara bakmıyorum kaç zamandır. Sararmış fotoğraflarda kalmış Hipokrat gülüşüm. Kim bu diyorum içimdeki Gayri meşru çocuğa Vakitsiz kağnı sürüsü gibi Geçip gitmiş zaman. Biz yaya kalmışız, Mutluluğa giden dolambaçlı yollarda Bize koklayacak gül kalmamış, Kaktüslü dikenlerde kurumuş kanımız. Dağların isyankar zirveleri kadar Yalnız, yorgun ve umutsuzum. Bir oğlum olsaydı şayet Adını umut koyardım, Umudum o zaman olurdu elbet. Elif, lam, mim Üç harf düşüyor geceye Kuran sesinde. Titriyorum huzurun ayaz izlerinde Üşüdüğümü anlıyorum Anıların sarhoş ayazında Gözlerimin sahiline vuruyor Denizlerin hüzün rengi Tozlu dalgalar yanağımı suluyor. Yağmurları heybemde taşıyorum. Gemiler yanaşır ruhumun cesedine Bense yılların siyah beyaz desenine Divitte kül rengi ateşler Senli sayfalarımı tutuşturur. Kanlı bir şafağın, darağacı hüzünlerinde Bir gülün türküsüne ses oluyorum Ömrün dağlarına kara bulutlar çöküyor Ben yaşamadan ölmenin soluksuz nefesinde Sevdanın yurdundan ardıma bakmadan Suskun vedaları takıp dilime gidiyorum. Hüseyin Özbay |
Elif, lam, mim
Üç harf düşüyor geceye
Kuran sesinde.
Titriyorum huzurun ayaz izlerinde
kutlarım değerli şair dost harikaydı...
sevgi saygı selamlarımla..