DİŞLENEN ZAMANA DAİR...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Dişlediğimdi bileğim: zamanın kayıp izinde saklıydı kolumdaki zaman ve aşkın esaretine yenik düşen. Sevgili arkadaşım meryemkarapinarr’ın ’’Zamanı Gördüm İçimde’’ isimli şiirinden aldığım ilham ile... Göğünse kodaman kuşları akla zarar Pekişen o özlem ve sevgi ve naçar Yürekler Tokası da kırık düşler ve keder Z/amansız bir şiirden düşüp de yola Başımız düşmeden öne Düşe kalka yaşamanın da karekökü şiir Akreple yelkovanın kavgası dindi sonunda Mükellef olduğumuz kadar sözcüklere Delişmen rüzgâr Ve münafık gölgeler alabildiğine isyankâr Pekişen hüzün daralan zaman Ve işte tutsak olduğumuz kader Nidalarını sunarken yorgun Tanrı Aşkla evrim geçiren yüreğin de bitimsiz nazı Köpüren kubbe Kol kanat geren meleklere Sığındığımız kadar Rabbimize Ve işte sustuk susalı Suskunun zehri ile solan çiçekler misali Kabirde saklı belki de mutluluk İçten pazarlıklı kimse alabildiğine uzak Varsın önümüze arkamıza da kurulsun nice tuzak Muhtırası ömrün verildi Meltemin kısık sesinde sehven yenildik yenileli Patavatsız imgelerden neyse düşen payımıza Nakşeden o hüzün yüklü bulut Bazen gözlerimizi kısıp da diktiğimiz ufuk Pervasız ve nazenin yürek Sevdiği alabildiğine değil asla kehanet Lakin sataşandı da rüzgâr Bizi başından atan dağın tepesi ıslıklandığımız Hazan mahsulü güne veryansın edip de sona kaldığımız. Kolumuz acırken zamansa töhmet altında Yanarken yüreğin kıblesi Azar azar yok olduk Azdıkça nefisler nefesimiz de yetmedi doyurmaya Dolgun ve mağrur nice kayıp Haşmeti sevginin Belki de sıra dışı bir özlemin O tıknefesi hoyratça savrulduğumuz Değil de asla bir muamma. Dipçiği sözcüklerin Kalemin de eşref saati Bir yıkım bir kıyım bir de kıyama durduğumuz Zarif gönüllerin suskusu Ses etmeden sevdiğimiz işin aslı Kapısından kovulduğumuz köylerin muhtarı Elbet şiirdi oy sandığımız Hangi köyse oyunu atıp da şiire Ve işte evren verdi muhtırasını yalnızlığın Adaletin de hası sevdikçe ihya olduğumuz Bir gönül tezgâhı ki ne arasan içinde Mevcudiyetin de meali Varsın kilitli kalsın şiir denen sandığın içinde Ve işte zaman dondu dişlediği kol izinde çocuğun Kolladığımız kadar sırtımızı Sırıtansa zaman ve şahika Bir hazanın lehçesi susmadı Bir de lahzasında sevginin özlem dinmedi Kayıp da giden zamanın ertesi Nüktedandı ne de olsa maneviyatın çağrısı… |