2
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
363
Okunma
Her seher, bir güvercin uçar yüreğimden,
Denizleri, dağları aşar,
Gelir, aralık pencerenin kenarına konar.
Kızıl saçların dağılmıştır yastığa,
Belki bir omzun da açılmıştır uyurken,
Hayran hayran seyreder seni, uyanmanı bekler.
Sonra, yavaş yavaş aralanır gözlerin,
Mahmur mahmur bakarsın
Ve o, sana bu mektubu okur,
Bu, sensiz geçen günlerimi anlatan mektubumdur;
.........................................................
Önce bir rüzgâr eser yücelerden yücelerden,
Gözlerin uçuşur yaprak yaprak,
Yosun rengi gözlerin dolar dünyama,
Her birinin içinde kendimi görürüm, gittikçe ufalarak...
Gözlerinin içinde nice dünyalar bulurum
Ve o dünyalara dalar, kaybolurum...
Sonra, bir bahçede bulurum kendimi,
Etrafımda güller, laleler, karanfiller,
Hepsi, ellerin kokar,
İncitmeden toplarım birer birer,
Avcuma ellerinin kokusu dolar,
Ellerimde, ellerinin özlemi yanar...
Ve, güneş, gökyüzünü kızıl alevlerle yakarak
Giderken ardına, karşı yamaçların
Bir kızıl alev gibi dalar yüzümü kızıl saçların...
Bu, ellerinin avcumda kıpır kıpır oynamaya başladığı andır.
Bu, tenin kızıştığı, dudakların aralandığı zamandır.
Derken leylak rengi bir bulut gelir, asılır ufkuma
Öpüldükçe pembeden leylak rengine dönen
Dudakların yağar sağnak sağnak
Koşar atarım kendimi altına,
İliklerime kadar sırılsıklam ıslanmak için,
Fakat bir damla bile düşmez üzerime
Ellerim kupkuru kalır,
Yüreğim, dudaklarım kupkuru kalır,
Ve simsiyah bir dünya,
Çeker beni, içine alır...
Sonra yavaş yavaş, akşamın menekşe rengi iner suya...
Ve sensiz akşamlarının hiç bitmeyen hüznü siner suya...
Her seher, yine bir güvercin uçar yüreğimden,
Bir önceki günü unutup
Hep aynı güvercin, hep aynı gurbet, hep aynı mektup...
Ünal Beşkese
5.0
100% (8)