Bir inşaat masalı
Sevgili çocuklar şimdi size bir masal anlatmamı ister misiniz
sıkılır mısınız yoksa merak edip dinler misiniz bir varmış iki yokmuş üç varmış dört henüz doğmamış Allah’ın kulları doğruyu bırakmış yanlış yollara sapmış neyse lafı uzatmayayım başlayayım anlatmaya şehrin birinde yemyeşil güzel mi güzel bir koruluk varmış içinde bin bir renkli çiçekler açar kuşlar daldan dala uçarmış böğürtlenler tap tatlıymış erikler bahar gelir gelin olur çiçek açarmış gel zaman git zaman bu koruluğun sahibi koruluğu satmış satın alan kişi ağaçları sökmüş birkaçını göstermelik bırakmış makinalar getirip su kuyusunu parçalatmış sular akıp yok olmuş bunu gören sincapların tavşanların kirpilerin gözleri dolmuş aman Allahım demiş bir kaplumbağa neler oluyor böyle anneciğim kim bunlar bizi mutlu yuvamızdan edenler kim söyle makinalar çalışmış mahalleli buna alışmış hayvancıklar kaçışmış tonlarca toprak kamyonlara yüklenip başka yerlere taşınmış uzun lafın kısası darma duman olmuş koruluğun her bir yeri çıkıp da itiraz edememiş ne bir insan ne de kedi köpeklerin hiç biri bal diye yuttururlarmış bu adamlar halka yavaş yavaş öldüren zehiri para dediğin nedir ki ne önemi var öyle değil mi sadece el kiri işte böyle yavrucuklar artık masallar bile değişti bu zamanda işin garibi tabiat küsmüyor direniyor en ümitsiz görünen durumda içleri toprak doldurulmuş yuvarlak taşlardan yapılmış duvardan çeşit çeşit çiçekli bitkiler fışkırmış birer mucize eseri aralarından çiçek seven bir kadın onlardan birkaçını söküvermiş köküyle maksadı balkonundaki saksıda yetiştirmekmiş bütün hevesiyle getirmiş dikmiş sulamış fakat ne yazık ki bir haftada soluvermiş kupkuru taşın arasında yaşayan bitki pimapenli evde ölüvermiş masalımız burada bitiyor çocuklar bu tabiatın çığlığının masalı çiçekler ve ötüşen kuşlarla kelebekler çizgi filmlere mahsus değil sizler cep telefonunu bir an bırakıp uyanın rehavetli uykunuzdan sorumlusunuz güzel bitmesini dilediğiniz peri masalınızdan... Gülhan Çeliktaş |
Saygı ve selamlar.