yapraklı. son
eski bir şarkı açtım radyodan
eskimeyen yanlarıma aynı şarkı gülüyordu yüzüme hep aynı yerde aynı turnanın kanadında içimiz. "küçük bir pervane" insan gibiydim insan gibi üzülüyordum sonra birden bir şey oldu onu aradım. içimdeki coşkuyu çok kalabalıktı olduğu yer beni duyacak gibi görünmüyordu indirdim perdeleri orkidenin yerini değiştirdim çileli bir mutfak insanı ocakta unutulan bahtsız bir üzüntüydüm aynalar yalan söylemiyorsa dudağımın kenarındaki kıvrımlar çoğalıyor saçlarım kulağımın arkasına bir fısıltı bırakıyordu gülümsedim dünden eser kalmayıncaya kadar gülümsedim bir koridor seçtim kendime süslü bir duvar yerinde duramayan ayaklarıma sonra radyodan gelen sese baktım bir sürü telaşım olmuştu bir sürü derdim onu aradım. içimdeki yorgunluğu en kalabalık anıydı yine hep sonraya sonrasına yakalanmıştım gülümsemek için bir neden arıyordum kendime kapıları kilitledim gardırobu açtım en yapraklı elbisemi seçtim kahkaha atıyordu yüzüme gülen en son şeydi belki de bir son hazırlığı vardı kapıda ilk önce radyoyu sonra da kendimi kapattım . |
Çok da başarılıyla tamamlamış görevini ki bizi içine çekip, kendimizden bir şeyler bulmuşsuz...
Dışarıdan bakınca hepimiz tekilliz ama içimizde onlar, yüzler yaşar. Bir de ömür boyu bize eşlik eden duygular. Ki çoğu yarı yolda bırakır bizi, bizim yaşımız çoğaldıkça onlar azalır. Bu coşku da olabilir, pozitif enerji de, çok sıradan şeylere gülenblimek de... Saymakla bitmez. Çoğunun yokluğunun farkına bile varamayız zaman içinde.
Ama kimisini çok özleriz farkında olmadan. Hatta özlemekten daha çok ihtiyaç duymaktır aslında bu...
Ve o ve diğer görünmeyenler hep aynı yerdedir de zaman içinde üst üste gelen etkenler nedeniyle gittikçe dibe batarlar. Biliriz orada bir yerlerde ama göstermez kendini. Ya da biz yerini unutmuşuzdur.
Sonra da şairin yaptığı gibi:
Kâh aynada ararız onu, kâh mobilyalarda, kâh duvarla avuturuz kendimizi, kâh duvardaki çerçeveye kakılmış fotoğrafla, kâh yapraklı kıyafetlerle ama kimseden medet ummadan kendimiz buluruz çözümünü...
Çünkü en özel ve en özlenen duygulardır onlar.
Hatta çoğu zaman başkalarıyla ortak anlarda yaşanan ama yansıması kişisel olan...
Bitirirken beni yanlış anlamayacağınıza inanarak (amacım kıyaslama yapmak değildir) şunu ifade etmek isterim ki; Nilgün Marmara okusaydı bu şiirin şairini alnından öperdi. Çünkü onun şiirleri gibi duru ve kişiye özel anlatımınız var.
Kutlarım.
Saygılar...