Telefonum çaldı geçen gün, Baktım arayan çok eski bir dost. Telaşlandım ister istemez, Çünkü taa liseden arkadaşımdı, Ve pek aramazdı. Arada sırada bir arayan böyle dostlar, Gece vaktinde aramışlarsa eğer, Mutlaka önemli bir durumu verirler haber, Tam da düşündüğüm gibi, Bir cenaze varmış meğer.
Alo! falan kişiyle mi görüşüyorum? Evet benim kardeşim, buyur seni dinliyorum. Selamün aleykum arkadaşım bakma kusura! Aleykumusselam kardeşim, estağfurullah, Ne kusuru, memnun oldum aramana. Geç oldu biliyorum, Ama ben falan yere cenazeye gidiyorum.
Başın sağolsun kardeşim, kimdir vefat eden? Falan amca vardı ya hani, Yardımcı olurdu bizlere, Hayır hasenatı çok severdi. Allah rahmet eylesin, ruhunu teslim etmiş, Akşam üstü haberi geldi.
Çok iyiliği var üzerimizde senin de benim de, Haber edeyim dedim belki gidersin sen de! İyi yaptın haber etmekle, Arkadaşımız zaten oğlu hem de, Giderim elbette.
Tamam dedi eski dost. Falan yerde buluşalım, Kalkmadan cenazesi oraya ulaşalım. Sözleştiğimiz saatte o yerde buluştuk. Birkaç eski dost bir arabaya doluştuk.
Ya Allah deyip çıktık yola, Bir an önce varalım diye vermedik hiç mola. Yol boyunca hepimiz de okuduk , Hayır sever amcamızın ruhuna, Sureler, dualar ve Fatiha.
Vardık cenaze evine, kurulmuş koca koca kazanlar Fokur fokur su kaynar. Toplanmış belde halkı, hepsinde meraklı bakışlar. Hah işte orada arkadaşımızın ağabeyi, Tanıdık biz onu, Oda tanıdı bizleri. Varıp yanına başsağlığı diledik. Taziyelerimizi ilettik. Arkadaşımız nerede onu göremedik. Ağabeyi dedi onu çarşıya gönderdik.
Atıldım hemen öne, Varsa bir iş çarşıda biz gider hallederiz, Burada cenazenizle ilgilenin siz! Dedi arkadaşımızın ağabeyi yok bir iş çarşıda, Sadece pideleri alacak, Marketten de alır artık ayranı. Bulabilirse eğer tatlı da alacak.
Bu nasıl bir iş böyle, Su kaynamış avluda , Cenaze evde bekliyor yunacak. Evlat, acısını gömmüş yüreğine Ve gitmiş çarşıdan pide, ayran bir de tatlı alacak.
Biraz sonra geldi can arkadaşımız, Sarıldık hasretle birbirimize, Acısını paylaştık. Dedi, arkadaşlar bakmayın kusurumuza! Fırıncı pideleri geciktirmiş pişirmemiş, Onun için var telaşımız.
Bakar mısınız dostlar şu garip halimize, Acımızı öldürüp yüreğimize gömüyor, Üzülemiyoruz cenazemize.
Yıkama, kefenleme derken, Hazırlandı mevta kabre konmaya, Helallik alınıp, omuzlar üzerinde geldi Cami avlusuna. Kondu musallaya. Öğle namazından sonra, Cenaze namazı kılındı. Tabut tekrar omuzlara alındı. Geldik kabristana, Birazdan konacak toprak altına. Ama arkadaşımız yine yok ortalarda. İkramlıklar için koşuşturmada.
Defin tamamlanırken, İmam başladı telkine, Ahali fırladı yerinden, Herkes düştü önde olma derdine.
İkramlıklar yanında cenaze sahipleri dizildi. Cemaat sırayla başşağlığı dileyip aldı ayran ve pideyi. Tatlısı da vardı hepsinin elinde. İkramlığını alanların bazısı evine gidiyordu. Kimisi de oturmuş bir köşede afiyetle yiyordu. Bazılarıysa tekrar sıraya giriyordu.
Arkadaşım seslendi, muhterem arkadaşlar! Hele bir dağılmayın, toplanın da biraz sohbet edelim. İsterseniz burada, isterseniz cenaze evine gidelim. Ama mutlaka biraz sohbet edelim.
Dönüp geldiler cemaatten bazısı, Çoktan evlerine varmış idi zaten yarısı Dediler bir yere gitmeye gerek yok, iyidir burası.
Çabuk anlat hoca! Elimde soğuyacak pide. Soğuduğunda güzel olmaz yemesi.
Arkadaş okudu euzu besmele, Kısıldı sesi nedense. Bir iki öhü möhü yaptı. Ama çıkmadı hiçbir sesi. Geri döndürülmüş cemaat, Bakıyor kızgın kızgın, İş başa düştü galiba bu da kaderin cilvesi.
Yok ki benim fazlaca bir dini bilgim. Şimdi bu insanlar karşısında ben ne anlatabilirim. Yetişti imdadıma eski gelenek ve göreneklerimiz.
Okudum euzu besmele, dini konuda sohbet etmek ne haddime. Ben haddimi bilirim.
Dedim geri dönüp gelen ahaliye, Haddim olmayarak sizlere birkaç kelam etmek isterim. Bizim vardı eskiden çok güzel adetlerimiz. Komşular üç gün yemek yapıp getirirdi olunca ölümüz. Üç gün cenaze evinde pişmezdi yemek, Olmazdı mahallede günlerce ne düğün ne de dernek. Anne baba çocuğunu tembihlerdi, Aman yavrum bak falanca evde cenaze oldu, Yüksek sesle gülme, neşelenme diyerek. Düğünler ertelenirdi. Eğlenceler dururdu. Acılar gerçekten yürekten paylaşılırdı eskiden. Geri başlatsak ya o güzel hasletleri yeniden. Bu gün ki gördüklerim üzdü beni derinden. Cenazesi olmuş, yürek yaralı, kalp mahzun, Düşmüş ikram peşine, aman ha tatlısı da olsun. Kim sokmuş bu hoş olmayan adeti içimize? Böyle şey var mı bakalım bir dinimize?
Yarış başlatılmış ne yazık ki! En iyi ikramı ben cenazemde veririm diye. İkram ne kadar iyi olursa cemaat o kadar kalabalık olurmuş, Öyle dediler cemaatten bazıları. Birde hoparlörden ikramlar anons yapılırsa eğer, Daha çok geliyormuş cemaat. Cenazesinde ne kadar çok cemaat vardı dedirtmekmiş sadece amaç. Halbuki çok cemaat değil, ihlaslı samimi insanların olması olmalı oysa amaç.
Dostlar gelin bundan sonra, Yine o eski adetlerimizi yaşatalım. Olunca bir evde cenaze, Peygamberimizin sünnetini hatırlayalım. Cenaze evinden yemek yeme değil de oraya yemek yapalım. Dinimize sokulan bu bidati tamamen kaldıralım. Herkes cenazesiyle ilgilensin. Acısını yaşayabilsin. Hakkınızı helal edin. Zamanınızı aldım. Arkadaşımın sesi kısılınca, Haddim olmayarak sizlere birşeyler anlatmak zorunda kaldım. Umarım birşeyler anlatabilmişimdir Tüm ölmüş Müslümanların ruhları için okuyalım Fatiha.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
CENAZEDE YEMEK TELAŞI şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
CENAZEDE YEMEK TELAŞI şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Her şeyde olduğu gibi yozlaştı adetlerimizde, öyle bir zümremiz var ki ELALEM diye işte bütün bunlar ondan, onlar veriyor kararı, cenaze kalabalık olursa öğünülecek bir durum bu, zavallı hane halkı borca giriyor, acısı bir yana, herşey fırsata dönmüş durumda, muhtarlık da yapsa yiyen kaçıyor evine, Bıraksak ah bu elalem ne der safsatasını, doğruyu buluruz da, arayan yok ki...aslında şekeri düşen olur, uzak yoldan gelen olur eskiden günlerce sürrerdi yolculuklar, oysa giden kendi yaptıkları ile gidecek arkasından gidecek elalem için mi yapılıyor ne? güzel bir konuya değinmişsiniz kutlarım yazan yüreğin sesini, zamanla böyle böyle doğruları bulacağız inşallah acıdan nemalanmak, orada bile gösteriş yapmak ne acı, acımıza bile saygısı yok insanların bir uzaktan seyretseniz görürsünüz olanları, selamlar saygılar teşekkürler böyle konulara değindiğiniz için, iyi geceler
Sayfama gelerek yorumunuzla onurlandırdığınız için teşekkürler. Evet ne yazık ki her şeyde olduğu gibi burada da abartıyoruz. Eskiden böyle değildi. Çocukluğumu hatırlıyorum. Gerçi ben köyde büyüdüm. Köy ile şehir arasında fark vardır. Köyde herkes tanır birbirini. Cenaze evindi birkaç gün yemek yapılmazdı. herkes bir şeyler getirirdi o eve. Hem ev halkı yerdi yem de gelen misafirlere yedirilirdi. ELALEM konusunda da ölçülü olmak lazım. Ama ne yazık ki öyle bir baskı yapılıyor ki, normal sıradan bir şeyde bile Elalem baskısından çekinir oluyorsun. Tekrar teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.
Bizde köy derneği bu işi üstleniyor. Cenaze sahibi daha sonra durumu iyiyse yemeğin ücretini ödüyor. Durumu iyi değilse dernek yemeği karşılamış oluyor. Böylelikle hem şehir dışından gelmiş market dahi olmayan köy yerinde kimse aç kalıp mağdur olmuyor hem de cenaze sahipleri bir de insanların açlık durumuyla ilgilenmek zorunda kalmıyorlar. Bu nedenle her köyde böyle bir dernek bu işi üstlenmeli.
Üstadım değerli yorumunuz için teşekkür ederim. Evet siz de olduğu gibi olursa belki dini açıdan da bir sakıncası kalmaz. Ama ne yazık ki ülkenin değişik yerlerin de anlattığım şekilde olduğu doğrultusunda bilgiler geliyor. Hatta artık mahalle baskısı durumuna gelmiş. Eğer yemek vermiyorsa ayıplanıyormuş bir çok yerde. İnşallah hem gelenek göreneklerimize ters düşmeyecek, hem de dinimizin cevaz verdiği bir çözüm bulunur. Tekrar teşekkür ediyorum. Saygılarımla.
Değerli kalemle aynı fikirdeyim
Kaleminiz daim olsun inşallah saygılar