Sıradan bir şiir yazmak istiyorum sadece
O kadar sıradan olmalı ki bu, okuyan bu ne ya demeli
Yani süssüz yani takısız yani renksiz ve kokusuz! -Örneğin-
Sabah yatağımdan uyanırken güne
İçindeyken bile ben o dağınıklığın soğukluğunu
Giyindiğim pijamanın kırış kırış olmuş çizgilerini
Veya
Uyku sersemi bir haldeyken
Kendimce ördüğüm duvarlara çarptığımı
Diş fırçamın kıllarının
Diş yüzeyine değil de
Kalbimin kılcal damarlarına battığını
Dolanan ayakkabı bağcığımı
Oturduğum semt sokağının bile pislikle dolduğunu
Çöp haznelerinin sağa sola savrulduğunu devrildiğini anlatmalıyım sana!
Sıradan bir şiir yazmak istiyorum sadece
O kadar sıradan olmalı ki bu, okuyan bu ne ya demeli
Yani süssüz yani takısız yani renksiz ve kokusuz! -Örneğin-
Sabahları işe giderken
Bindiğim otobüsün itiş kakış oluşunu
İnsanların nezaketten yoksun o soğuk bakışını
Veya
Her hangi bir sabunun parfümün
Varlığından dahi haberdar olmadığını
Günlerce yıkanmamış gibi koktuğunu
Sağında solunda oturanı
Yanında arkasında dikilip duranı
Yok sayar gibi bağırarak telefonla konuşmasını
Argo sözlerle beraber
Kendine hak gördüğü
kadına kıza çocuğa sarkmasını
Olumsuz karşılık gelince de şiddete başvurmasını anlatmalıyım sana...
Sıradan bir şiir yazmak istiyorum sadece
O kadar sıradan olmalı ki bu, okuyan bu ne ya demeli
Yani süssüz yani takısız yani renksiz ve kokusuz! -Örneğin-
Bir akşam eve dönerken
Acıyla karışık bir feryatla irkilip durduğumu
Düşünmeksizin ani bir refleks ile yanına koştuğumu
Yanında durup
Çocuklar gibi ağladığımı
Vicdansızlar diyerek haykırdığımı
Anlık merhamet duygusuyla aldığın
Sonrasında hevesin kaçıp bıktığında sokağa attığın
Başına bir şey gelir mi gelmez mi diye umursamadığın
Bir otomobilin tekeri altında
Paramparça olmuş yavru kedinin
O son bakışını anlatmalıyım sana!
Ya da
Neyse ya boş ver...
Adnan Bilgiç
27.02.2022