ERGONAŞ BABA
Horasan’dan gelmiş bir büyük eren
Ömrünü sevgiye adayıp seren Yassıçal’da herkese olmuş yaren Gurbette yürüyor Ergonaş Baba Harman etmeyen köylüye yel olmuş Yeşil olmayan ağaca dal olmuş Dermansız dertlere girip kol olmuş Elini sürüyor Ergonaş Baba Felçli hastalar gece burda kalır Kerameti gören hemen ayılır Allah’ın izniyle şifalar alır Geleni görüyor Ergonaş Baba Köylüler ormanı kırar belinden Çok üzülür bir şey gelmez elinden Şu dizeler dökülmüştür dilinden Ağacı koruyor Ergonaş Baba Dalınızda yeşil yaprak yetmesin Hasretlik içinizden hiç gitmesin Başınızda bir saç bile bitmesin Adalet arıyor Ergonaş Baba Görür birini rüzgar satıyım der Köylü şaşkın çıkar yel harman eder İnananın tarlasına hep gider Bileni sarıyor Ergonaş Baba Bütün askerler sofraya buyurmuş Küçük kazanla hepsini doyurmuş İsmini Er-gon-aş Baba duyurmuş Aşını veriyor Ergonaş Baba Her yıl festival yapılır adına Aşıkların hiç doyulmaz tadına Semah ve halay çekerler yadına İyilik seriyor Ergonaş Baba Sadık KARADEMİR Ergonaş Baba Yassıçal Belediyesi tarafından felçli hastalara şifa verdiğine inanılan Ergonaş Baba adına her yıl hasat mevsimi sonrasında düzenlenen ‘Erkonaş Baba Kültür ve Sanat Festivali’nde pilav pişirilip, halay ve semah gösterileri tertiplenir. Temiz ve bakımlı görünüşüyle dikkati çeken türbenin hemen karşısında, kesilen etlerin pişirilmesi için mutfak ve yanında bir Cemevi bulunur. Sandukanın bulunduğu bölüm geniştir ve ziyaretçilerin istirahat edebilmesi için hazırlanmış minderlerle çevrilidir. Taşova’nın Uluköy kasabasındaki Ergüneş Baba’nın dört oğlundan biri olduğu kabul edilen Ergonaş Baba’nın Horasan Erenlerinden olup burayı mekan tutmuş olduğuna inanılır. Hıdrellez, Aşure, Bayram ve özel gecelerde birlik ve beraberliği sağlama dışında ziyaretlerin çoğunluğu felçli hastaların şifa bulması amacıyla yapılır. Sandukanın başında bir gece kalıp sabah ezanıyla birlikte türbeyi terk eden hasta, iyileştiği zaman adak kurbanıyla birlikte tekrar türbeyi ziyarete gelir. Ergonaş Baba hakkında anlatılan başlıca efsaneler şöyledir. İlk yerleşim yeri olan Sarımeşe Köyünde, köylüler Ergonaş Baba’yı göç etmek zorunda bırakırlar. Köyden ayrılırken, “En zengininiz yedi sene sefa sürsün”, der. Bu olaydan yedi yıl sonra köyde kıtlık olur. İnanışa göre, bugün bile zengin olanlar en fazla yedi sene yaşayabiliyor veya yedi yıl sonra iflas ediyormuş.” Ergonaş Baba Yenice kasabasına geldiğinde köyde kimse yoktur. Köylülerin dağa yeşil yaprak toplamaya gittiklerini öğrenir ve bunun üzerine, “Dalınızda yeşil yaprak bitmesin, hasretlik içinizden gitmesin, başınızda saçınız bitmesin.” Der. Bu gün kasabanın yeşilliklerden mahrum olması, dışarı göçün fazla olması ve köyün erkeklerinin kellik probleminin olması bu menkıbeye dayandırılır. Ergonaş Baba Yassıçal’a geldiğinde harman zamanıdır. Köylü ürününü çerden çöpten arındırmaya çalışır. Ergonaş Baba bir köylünün yanına gidip selam veriri ve ona rüzgar sattığını söyler. Köylü ile buğdayına anlaşırlar. Birden rüzgar esmeye başlar ve bütün buğdaylar çöpten ve samandan ayrılır. Bu rüzgar sadece bu köylünün harmanında esince diğer köylüler merak edip sorarlar. Köylü bir dervişten rüzgar aldığını söyler. Adamın söylediğine kimi inanır, kimi inanmaz. İnananların harmanına rüzgar eser, inanmayanlarınkine esmez. Ergonaş Baba gelip geçen askerlere küçük bir kazanla yemek verip, karınlarını doyururmuş. Ufak bir kazanla çok sayıda askeri doyurma kerameti göstermiş. Bu olaydan sonra ona Er-gon-aş Baba denmiş |