Yabancı
Uzun zamandır buradasın yabancı
Nedir bu tez canlılığın, Sanki mekik dokur gibi Bir ileri iki geri Koşuşturmacaların... Anlat yabancı Kime karşı umarsızlığın, Denize bir taş atar gibi Sektire sektire Gönül kaydırmacaların... De haydi yabancı Neden karardı gözlerin, İşin ehli tüccar gibi Gam alır satarsın gamsızdan Hani kar ve zararların... Susma yabancı Niçin sitemkar durursun, Üçüncü bir gözün var gibi İki kaşın ortasından mı bakarsın. Peki neyi görür neyi özenirsin? Konuşmayacak mısın yabancı? Kabus muydu gördüklerin, Sanki kabre girer gibi Her gün baştan öldüm mü sanırsın? Yanmak... Her an aynı zehre tatmak... Bunu alışmak... Ya da alıştırılmak... Bir zaman sonra kabullenmek değil midir bu, Peki niye? Niye yabancı, susacak mısın hala? "Yanmak... Yanmak... Yanmak! Aaah yanmak!. .. Yine yanmak, Durmadan yanmak, Hep yanmak... Heyhat! Bu defa oldu, Piştim bu kez dediğim anda Yine yeniden pişememek, Her defasında içi çiğ kalmak... Bunun ne demek olduğunu biliyor musun, Anlıyor musun şimdi beni?... Desem ki gel benimle, yoldaş ol Gelir miydin, Ne oldu, bir iki adım geri atar gibisin? Yabancılığım işte bundandır; Geldim, geçiyorum senin de diyarından işte... Selametle kal, hoşça kal." |