Aşık Olunan
Aşkı sorun bana: "Nedir, tarifi nasıldır?"
Haydi sorun: "Kimledir, şimdi nerededir?" Sorun da göstereyim aşkı, Kuraklık baş gösterirken Hangi şartlarla Nereden taşındığı bilinmeyen su damlalarının Yoğunlaşıp semaya yükseldikten sonra Birbirini incitmeden, Herhangibir dil, din, ırk veya cins ayrım yapmaksızın Yeryüzüne, ona en ihtiyaç duyulan yere düştüğünde Onu hasret kalan tüm varlıkların Her bir damlasını karşılama esnasında içinde bulunduğu ruh halinde, O zaman toprak kokusuyla gelir, Ağaçlar suyu almak için köklerini salar, Taşlar bile üzerindeki kirlerini atar, çatlar, Çaylar, nehirler, göller coşar, denizler taşar, Dalında meyveler olgunlaşır, Ekinler baş gösterir, Rahmet, bereketiyle gelir. Yürekler ise bir başka atar, Gözler bir başka ışıldar, Hem gôzlerin içi hem yüzler güler, Kanlar ısınır, kanlar kaynar, can gelir, Samimiyet belirir, Sevgi tabaka tabaka birikir, Aşk yüz üstüne çıkar, Herkes ondan ancak nasibi kadarını alır. Bundan ötürüdür ki Aramasın kimse gözlerimin karasında aşkı; Ya bir gün gözlerimin feri gider Ya da bugün baktığı gibi size bakmaz. Saçlarımın canlılığında aşkı; Ya zamanla kuruyup dökülür; Ya da eski canlılığını, ışıltısını yitirip söner. Yüzümün güzelliğinde aşkı; Ya yaşlandıkça çirkinliğini örten maskesi düşer, Ya da bir gün sizi gördüğünde yüzü düşer. Cismimde aşkı; Cismim, hastalıklara gebe, kire müsait, kokuşabilen, et kemiğe bürünmüş bir bedenden ibaret. Dünyalığımda aşkı; Ya bir hırs elbisesini kuşandırıp fıtratını unutturur. Ya da dünyalığını kaybettiğinde dünyası da yıkılır; Bunlardan hangisini meylederse meyletsin; daima hüsrana uğrar. Aşkı sorun bana, Anlatayım dilim döndükçe, yüreğim izin verdikçe; Aşk, Seher yeli ile güneşten önce uyanıp Gün ağarıncaya dek öten kuşların her bir ağızdan şakımalarına sebep olan esrarlı vakiti tanık olabilmek Ve hala yeryüzünde bitebiliyorken İradesi dışında açan çiçeklerin yine esrarlı kokusunu içine çekebilmektir. Aşk, Gece yastığı başınızı koyduğunuzda Daha güneşin sizin için yeniden doğacağı meçhulken Uykuyu ölüm bilip huzurla O’nun huzruna dalabilmektir. Elbette ölüm tadılmak ister fıtratı gereğince. Ama tatlı ama acı... Aşk, Zehir bile olsa onu şehadet şerbeti ile içebilme cesaretini gösterebilmek, sonrasında vuslata ereceğini bilebilmektir. Aşk, Ondan bir parçayı kendinde bulundurduğunun bilinciyle daha yaşarken maşukunu kavuşma arzusunu hem kalbiyle hem diliyle hem davranışlarıyla açık etmenin açık ifadesidir. Heyhat! İçine dönüp baktığında onu göremedikten sonra Tüm dünyayı dolaşsan da nafile; Bulamazsın, yoktur bir mekanı. Zamanın konaklanılıp durduğumuz yerin hancısı kılındığını bilemedikten sonra Ne kadar geriye gidebilirsen git ya da Ne kadar ilerisini hayal edebilirsen et nafile; Yakalayamazsın, yoktur bir zamanı. Daha da anlatamadıysam size, sormayın artık bana; Cennetin kokusunu veya Cehennemin dehşetli yangınını kıynığından bile görme baygınlığını; Çok, çok daha ötesindedir benim sevdiğim, Yaşam kaynağım, Enerjim, Kudretim, İradem, Toz zerresinden de küçük olan ruhumun bütünü, Aşık olduğum, Rabbim. |