İNSAN OLMAK (15)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın „Cemaat yurdunda kalan tıp öğrencisi Enes Kara’nın intiharı dipsiz kuyunun lağım kokan sularını bir kez daha fokurdattı. Eğitimde cemaat-tarikat kıskacının dehlizleri karanlık; ilerlemek isteyenin de kafasına hemen balyoz iniveriyor.
İlk kurban, intiharı “Cemaat baskısına dayanamadı, intihar etti” başlığı ile haberleştiren Elazığ Günışığı gazetesi yazıişleri müdürü Faik Akgün oldu. Haber, yerel gazetenin internet sitesinden silindi, Akgün görevden alındı. Gazeteciye tehditler ise hâlâ sürüyor. Hayatını kaybetti ama cemaat yurtlarında kalan ve istemeyerek muhafazakâr yaşam kodlarını sürdürmek zorunda kalan yüzlerce gencin sesi oldu bir anda Kara. İsmini vermeden sosyal medyada derdini anlatan genç kızın anlattıkları: “Ben bir cemaatin yurdunda kalıyorum. Bu yurtta, medrese eğitimine yakın bir eğitim veriliyor. Bahçeye çıkmak, pencereden bakmak yasak. Telefon haftada birkaç saat veriliyor. Hocalar telefonları karıştırıyor. Bedenlerimiz, yaşamlarımız tutsak şekilde nefes almaya çalışıyoruz. Aynı Enes Kara’da olduğu gibi bu yurtta kalmak istemediğimi söylediğimde ailem kabul etmiyor. Yanımda bir akraba olmadan da yurttan tek başıma çıkamıyorum. Bu duvarları hapishaneden ayıran tek şey, girişinde cezaevi yazısı olmaması. Aynı eğitimi gören erkeklere ise bu yasakların birçoğu yok. Eğer ekonomik gücüm olsaydı, bunu yaşamayabilirim. Ailem yetişkin olduğum halde ellerindeki maddi gücü beni tutsak kılmak için kullanıyor. Bir gün param olacağına da aynı Enes Kara gibi pek inanamıyorum. Geleceğim karanlık. Yine de asgari ücretle olsa da ailemden bağımsız bir yaşam kurmanın hayaliyle yaşıyorum. O gün ne olacak? Paralarına ihtiyacım olmadığında, beni nasıl tekrar tutsak edecekler? Fiziksel şiddet kullanarak mı, ölümle tehdit ederek mi? Yaşamadığım şeyler değiller çünkü.”(14 ocak 2022 Cuma Cumhuriyet Gazetesi’nde sayın Özlem Yüzak‘‘ın „ENES… TARİKATLAR… DİPSİZ KUYU…“ adlı köşe yazısından alıntıdır. Yazının tamamını lütfen okuyunuz.)
Uyarmamışmıydı bizi,
göstermemişmiydi bize bunu Aziz Nesin, Türkan Saylan, Uğur Mumcu. Ne oldu şimdi? Geldi zaman, amanin-aman; “Bu milletin damına koyacağız!” Diyen kitlenin elinde oyuncağız, Kurtulduk 50 yıllık hain imam Fettullah Güven’in kucağından! Ne yazık oturduk yine bir diğerine! Söylememişmiydi bunu bize; “Alışmış don neylesin!” Uğur Mumcu, Türkan Saylan, Aziz Nesin? Kontrollü Cunta yapan 2 diplomalı bir adam, kat karşılığı vatandaşlık sattı; “Bunlar sığınmacı!” Diyerek getiriverdi tarikatları, külliyeler açtı. “Hamam eski hamam. yalnızca tellaklar değişti!” Dememişmiydi Aziz Nesin, Uğur Mumcu, Türkan Saylan? |
Aynı oyun havası oyna da oyna dünya fırıldaklar dünyası usta
Tebrik ederim saygılarımla