SERMAYESİ AŞK VE HÜZÜN İKEN SEFİL ŞİİRLERİMİN...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın ‘’çöllere bir türlü yağamıyorum yeni bir koşunun başlangıcında biraz deprem sonrası biraz şehir hülyası bir kalp yangınından geriye kalan siyah gözlerine beni de götür artık bu yerlere sığamıyorum.’’(Alıntı) Bin bir gecenin istirham ettiği, o afili yalnızlığımı yere göğe sığdıramadığım ve başucumda yorgun martılar, aşka el pençe divan sancılı mavinin de tuttuğu o derin yası içten içe yutkunduğum karamel renginde bir hazandır rüyalarımda saklı bir dua elbet göğün de kapaklandığı bir çukur kolay olmasa gerek yalnızlığın fermanı… Kundaklanmış onca vaveyla dökülen dudaklarımdan Adeta içimde saklı devasa bir yara Hatmettiğim ömre nazireler sunduğum Bir şiirden çok öte Bazen duygu yağmuru duasına çıktığım Hazan ertesi unutulmuş gülüşlerim Sermayesi aşk ve hüzün iken Sefil şiirlerimin. Gün yüzlü bir seyyah Gecenin tayfası bir hamal Bir rengin devindiği maviden Gök kubbe Israrla gözlerimi odakladığım Sihirli ve asi Belki de sinirli bir rengim ben Öfkem sönse de saman alevi gibi Arz ettiğimden fazlası Saklı en derinde içimde. Yarım kalmış bir yolculuğun da son vardiyası Aşka hükmeden bir şiirden öte Şiire hizmet eden kalemin ayyuka çıktığı Gecenin sönük ferinde Aksayan arka ayakları masalların Bir peri olsam ne ki? Öznemde saklı nice özlem Öykündüğüm dirlik ve huzur öncesi Hep mi kaybolur insan… Tutanağı yüreğin Tutunmaksa amacım hayata Sonlanmayan bir acı Göğün her katresini İçime çektiğim yağmur öncesi Bir dilek bir dua tebessümler ektiğim Gözyaşın da garantisi… Muhalifim en çok kendimde Mağlup ya da mazlum bir hecede Saklı varlığım Kudretine sığındığım İlahi Gücün Nezdinde Belki de soy ağacı adımladığım Solduğum kadar açtığım nice çiçek İnsanlığın alfabesi bir heceden öte Aşka şerh düşülesi bir matem Meltemi dinmeyen en mahrem Ve işte koyuldum yola gün öncesi Bir sırsa veremediğim Belki de son kozu oynadığım Her kartta saklı binlerce dize Diz dize oturmaksa yalnızlığıma verip veriştirdiğim… |