biraz daha tuz....
tuz dök ihanetlerin üstüne
ister inan ister inanma hüznünden gelecek yaş gözlerin yerine ve bir müddet sonra inanamayacaklar karşılarında duran bu cengavere sonra maviler çatlayacak tercümanlığa soyunacak gök içine lakin ağlamak ardında kaldı artık o yelkenliye bindiğinden beri vakitsiz bir gün doğumu ümit etmek için belki de terkettiğin o kusursuz sevgili gerçek bir izdüşüm probleminde buldu aslını senin inanmazlığın eşliğinde tuz dök ihanetlerin üstüne bak hüznünden süzüldü kusursuzluk o süzgeçte parlayanlar bilyelerin belli ki ya süzgeci elinde tutup ağlayan çocukluğun yoksa üzerinde ki o çamurlu gömlek tozpembe güneşinden kalan tek yadigarın mı tuz dök ihanetlerin üstüne ve merak etme zarar gelmez o çocuğun bakışlarına ağlamayı barıyorsan hala birgün elbet yıkanır yüreğin ve yeniden dikersin gökyüzünü nisan yağmurlarında çember çevirirsin... |