ÖZGEÇMİŞ (16)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın İstanbul, Fatih Camii’nin arka alusuna paraler sokakta, Şeyh-ül İslam Hayri Efendi İlk Okulu‘ndaki 4.ncü sınıf öğretmenim Sayın Züheyla Tansu Hocama „24 Kasım Öğretmenler Günü“ armağanıdır.
"Açta, muhtaçda olsan ekmek çalma!"(*)
Demiştin. Küçüktüm ufacıktım, dinledim sözünü "doğru" kaldım. Çalıştım çalışmaya, çekmedim kopya, kimseyi aldatmadım. Hani adil idi doğa, eşit ve hürdü İnsan? Kuralları vardı dünyanın herkesin uyacağı, mutlu kalacağı? Şimdi açım, muhtaçım? Hani benim payım, nerede mükafatım? Neresi eşit bunun, ben niçin başkayım? Çantamdan aldığın mavi hayellerimi, pembe bulutlarımı, yalan hikayelerimi geri isterim öğretmenim. "Söyleme yalan, hakkın olmayanı alma, din ve devlet huzurunda sahtekar olma!" Alan-aldı, çalan-çaldı, bana "Hiç" kaldı. Hani benim elimden aldığın sopası eğri tel-teker demir çemberim? Ver beri, yuvarlayıp-iteyim, kaçırdıklarımı geri çekeyim öğretmenim. "Sırana rağzı, sabırlı ol, isyan etme, yalana, falana-filanada kanma, günahtır! Haklının-hakını da yeme, yeteneğin ile yetin!" Demiştin. Ne kadarmış benim Yeter’im, hala çekerim? Sanada pek çoook çektirdim, bilirim. Yinede geri vermediğin kovboy kitaplarımı, şapkamı, tabancamı ve meşin eldivenlerimi, acısı beni yakan güneş merceğimi, kibrit kutusunda beslediğim hamam böceğimi geri isterim öğretmenim. Tahtada tebeşir-mi-kara, cetvel-mi-eğri, gerçek-mi-yalan, rakamlar-mı-sahte? Anlayan-anladı, ben hâlâ anlamadım. Herkes yükseldi, ben niçin "Beter" kaldım? "Her Suçun Cezası Var!" Diyerek elimden aldığın; Kuş vuran-cam kıran lastik sapanımı, şeytan uçurtmamı, çakımı-çakmağımı, güneşi yansıttığım dikiz aynamı geri isterim, ver öğretmenim. "Küçüklerini sev, büyüklerini say, zayıfı kolla, çık zorbaya karşı!" Öğretmeninden öğrendiğini bana ilettin. Doğru olmaksa, aldatılmaksa kaderim, suçum neki benim? Ben şimdi çocuklarıma ne diyeceğim? Neredesin, ne eylersin, ne yaparsın, meraklarım? Nerede benim döndürdüğüm fırıldaklarım? Kırmızı zarlarım, kaşıntı tozum, su tabancam, rüzgar gülüm? Şimşir topaçım, fare kapanım, ağaç bıçağım? Hepsini tek-tek geri isterim, ver öğretmenim. "Her inişin bir çıkışı var, seçme kolayı! Dünya yuvarlakdır, dengeler doğayı! Mesela kaldıraç; Yük-kolu ile yük, kuvvet-kolu ile iş, emeğe hizmet etmeye eştir, mesele desteği koyacağın yeri bilmektir!" dedin. Peki, kim iter-kakar "bir o yana, bir beri“ bu desteği, niçin çeker kendine bozar Dengeyi? Eşitliğin de "Çeşidi" varsa, dünki doğrular bu gün eğri çıkarsa, nasıl anlayacağım ben şimdi seni? Demek ki çoktan çekmişim cezamı; Kağıt uçaklarımı, futbol topumu, kılıç-kalkan, yay ve okumu, esans kokumu geri isterim ver öğretmenim. "Verdiğin kadar al, olduğun gibi kal! Kibirli olma, fiyaka yapma, caka satma, kavga çıkartma, hava atma! Doğru kal! Adillik ve dürüstlük devadır her derde, kilo-litre-metre eşit birimdir her Yerde." Dedin. Tarihin tekrarı "Aptallık" değil de, tecrübeyse, kanun ve kural ölçü ise matamatikte, ben niçin şimdi Eksi’yim, nerem eşit benim? Sönüp-solup elimden zıplayıp-kaçan renkli balonlarımı, lütfen şişirde-fırtlat, geri gönder öğretmenim. Severse iki gönül, aşıksa ve kavuşamıyacaklarsa birbirlerine, birileri bu sevdayı bile-bile ayıracaksa, Kardeş, aile, komşu; Beton duvar, çelik-çit, tel-sınırlar ile bölünecekse, ve milliyet-din-deri renkleriyle sınıflandırılıp; Birinci, İkinci, Üçüncü Dünya diye raflanacaksa insanlık, ben "Eşitliği" beklemekten bıktım artık! İki kişi ağlarken üçüncü gülecek, dördüncü küsecek, beşincisi sevinecekse… Neresi eşit bunun? Güneş gözlüğümü, altın kolyemi, hacı yüzüğümü, püsküllü tesbihimi, patlangaç, çuvaldız ve kıskacımı geri isterim öğretmenim. Hayat kader, kısmet, talih, şanssa, umut kırılmışsa, bölünmüşse savaş ile barış arası, parçalayıp-sömürmüşse biri diğerini… Suç benim mi? Yitirdiğim çocukluk yıllarımı gel-beri-ver öğretmenim. 1.inci aç iken, 2.nci göbek salar, 3.ncü çanak tutar, 4.üncüler bal tutup parmak yalarsa! 5.incinin kulakları duvar, dili kör, gözleri susarsa! 6.ncı yalancı, 7.nci fırsatçı, 8.inci yağ yakan, 9.uncu fesat sokan, 10.uncu madik atan, 11.inci kına yakan’sa... Nerede benim cam misketlerim? Yutuldum, hepsini geri isterim, ver öğretmenim. (*) ÖZGEÇMİŞ 3 şiirimden aynen alınmıştır. |