Çarşı İzni
Yabancısıyım efendim,
Memleketim... Egeliyim. Horozuyla meşhur; kendim, Aslen mi Denizliliyim. Şerefli bir mesleğim var. Bur’da, santral başındayım. Çok kutsal bir görevim var. Jandarma mu. onbaşıyım. Askerlik bir serdengeçti... Altı hafta kaldı şükür. Zaman işte, geldi geçti... Babam mı... sizlere ömür. Bekarım, daha çok varmış... Anam sağ, dört kardeşim var. Bizim kızlar doğum yapmış. Artık altı yeğenim var. Fotoğrafını çekmişler. Biri daha onbeş günlük Biri üç ay; büyümüşler. Hele görseydim bir güncük... Bir ihtiyar tanımıştım. Çok eskiden yorgancıymış. Tanıdıkça ısınmıştım. Çektiği evlat acısıymış. Nur yüzlü o ihtiyardan Nasihat aldım efendim. Dedi:"Helallik almadan Göçmek olmaz" ah, özledim. Şimdi nasıldır bilemem. Ne yapıyordur, iyi mi? Basiretli; ben olamam. Ne durumdadır, göçtü mü? Ben mi... Ben deli doluyum. Azgın bir akarsu gibi... Bazen akıllı usluyum. Dingin, durgun bir su gibi... Bu hali hiç çözemedim. Aşık da olabilirim. Belki, bir gün, bilemedim Yuva da kurabilirim. Var birisi diyemedim İçimi hiç dökemedim Pek cüretkar da değilim. Kısmet artık bilemedim. Eğer rahatsız ettiysem Kusuruma bakmayınız. Helal edin hak yediysem Efendim, hoşçakalınız. . . . Teşekkür ederim. |