Ötelerden Irak
Bak, bir nasır diğerlerinin üzerine kat çıkıyor.
Tam şuramdan ta şuraya doğru uzayan zinciri görüyor musun? Bak, onun paslı halkalarını kırmak üzereyim. Gölge oyununda gölgemi terk edip de geldim. Güldürmedi; aynamı kırdım da geldim. Tam olarak "gelmek" değil bu biliyorum. Bu biraz "hiç yoktan iyidir" durumu aslında. Güle sövüp dikenini katladım da geldim. Uzaktan bakma, öyle damla damla da akma. Bir gram ışık lütfet şu çukurların birinden. Korkuları, endişeleri yaktım da geldim. Bilirsin, benden daha önemli bir şey kaldı ardımda. O hem ardımda, hem yarında, hem bağrımda; Üzerine kendimi örttüm, kalanını yaktım da geldim. Eskisi gibi olmayacak’lar sokağından geçtim de geldim. Köşe başlarında başlara sövdüm, dönemeçlerde olmayacaklara döndüm. Seçme şansım olsaydı, müdahale edebilme lüksüm olsaydı ecelin tarihine ve sarabilseydim geriye zamanı, Sarıp ilk dönemeçte ölürdüm. Düşündüm durdum. Durdum, düşündüm. Çıkamadım aklımın içinden. Her koridorda tökezledim, her birinde düştüm. Her düşüşte çokça ömür düşürdüm. Sadece anlatsam, sadece dinlesen. O çukurların altında başımı dinlerdirsem... İnan, ötesini istemem; hep kötü öteler. Bilirsin, öteler eldeki değeri de öteler. Yavru köpekleri beslesek, kuşların arasında fotoğraf çektirsek. Denizin ortasında sözlerini bilmediğimiz şarkılara eşlik etsek, İnan, ötesini istemem; hep kötü öteler. Bilirsin, öteler keşkeleri getirir, iyi ki’leri öteler... "Ötelerden ırak" Selim Akgün 19.11.2021 |