Pıt Pıt Pıt
Pıt pıt pıt…
Hani böyle giriyorsun ya kapıdan içeri, Hani o gözlerin değiyor ya gözlerime, Solan ve solmak üzere olan her şey titreyip kendine geliyor; dirilişe sarılıyor. Pıt pıt pıt… Hani böyle adımlıyorsun ya gönül bahçemin içinde, Dörtlü duvarlar yıkılıyor, Bir ada oluyorum denizle çevrili, Üzerimde seni, dört yanımda rengini, seninle ilgilileri, seninle ilgilenecekleri yaşatıyorum. Pıt pıt pıt… Hani böyle gelirken kısıyorsun ya gözlerini, Hani gülerken yüzünde bir çukur bambaşka bir dünyanın yuvarlağını çiziyor ya hayallerime, Bin güneşli filiz baş veriyor karanlıklarda ve labirentler çıkışları gizleyemiyor. Gözlerin gözlerime umut serpiştirdiğinde o ilk bakışında, Anlamıştım adının anlamında kanat çırpmanın paha biçilmez olduğunu. Gidemezsin ki sen. Gök terk edebilir mi kanatlarına hayat bağladığını? Şimdi sen, her gün geçtiğimiz yollardan Her gün yaşadığımız mucizeli dakikalardan uzağa gidiyorsun. Sevgilim! Senin olduğun hayatta her şey göreceli! Sen her gün daha da büyüyorsun göğüs kafesimde. Nereye gidersen git, büyüdükçe daha yakın oluyorsun… Selim Akgün |