15
Yorum
24
Beğeni
0,0
Puan
598
Okunma
Alaeddin Ali’ye tabi oldu
Maddi ve manevi ilimle doldu
İslam sancağında uzayan koldu
Doğumu bilinmez İslam’dı özü
Hilafet verildi göründü eller
Mürşidi git dedi bekliyor diller
Amasya yarendir dağlarda güller
İçinde sönmeyen gurbetin közü
Sessizce yerleşir bir dağ başına
Ortak olur herkes bir tas aşına
Can verir Vatanın bir tek taşına
Sırtını dönmedi manaydı yüzü
Yiyecek bir şeyler hazırlayın der
Dağdaki ceylanlar sürüyle iner
Gelen misafirler müritlerde yer
Kanaat sahibi bereket gözü
Köyün su içtiği kesilir dere
Asasını vurur çıktığı yere
Altın akar ordan ama su çare
Bahara çevirir kuruyan güzü
Münacat bulunur su ver içmeye
Bir daha kesilmez başlar akmaya
Kerameti duyan gelir bakmaya
Allah’a ulaşır samimi sözü
Sadık KARADEMİR
On altıncı yüzyıl Anadolu erenlerindendir. Erzincan’da doğdu. Doğum tarihi belli değil. Gerekli ilimleri tahsil ettikten sonra Erdebil taraflarına gidip Safiyyüddin Erdebîlî Hazretleri’nin torunlarından Alâeddin Ali Hazretleri’ne talebe oldu. Onun yanında uzun süre kalıp maddî ve manevî ilimlerde yükseldi. Daha sonra sülukünu tamamlayıp hilafet aldıktan sonra, mürşidi tarafından Anadolu’ya gönderildi. Amasya’nın batısında bir dağın başına yerleşti. Kimseye davette bulunmadığı halde âşıkları onu tanımakta gecikmeyip etrafı sevenleri ile dolup taştı. Bir sabah müritlerine: "Misafirlerimiz gelecek. Yiyecek bir şeyler hazırlayın." buyurdu. Biraz sonra dağdan ceylan sürüleri yanına doğru koştular. Abdurrahman Efendi Hazretleri ceylanlara: "Bizim misafirlerimiz için canını feda eden ileri çıksın" dedi. Ceylanlardan biri fırlayıp ileri atladı. Müritleri o ceylanı tutup kestiler. Misafirler geldi. Hazırlanan ceylan etini müritleri ile birlikte yediler. Bir köyün kıyısında bulunan ve köye su ihtiyacını karşılayan kaynak kuruyunca köy halkı Abdurrahman Erzincânî Hazretleri’ne başvurdular. O da pınarın başına gelip dua etti. Asasını suyun aktığı yere değdirdi. Allahü Teala’nın izni ile pınardan altın aktı. Bunun üzerine: "Allah’ım! Ben altın istemedim, su istedim" diye münacatta bulununca su eskisi gibi akmaya başladı. O günden sonra da pınarın suyu bir daha kesilmedi. Abdurrahman Erzincânî Hazretleri on altıncı asrın sonlarında vefat etti.
Yüce Allah sırrını mukaddes ve mübarek kılsın.