anımsamahani temmuz gülüşlü bir çocuk 1 Eylül sabahı çıkıp gelmişti anne gözlerinde yağmur kipriklerinde kelebekler vardı yanında oyuncak revolver’i girdap mavili melez bir gök ile gölgesinde darağaçları ülkemin nehirleriyle örtünmüştü aylarımızı değişmiştik o temmuzda,biz eylülde vurulmuştuk anne sen gecesin gecelerin yangın huyludur biz ise gündüzün melallığı.. al gecen senin olsun.. bir çocuk vardı yüreği poyraz avuçları güneş dolu ışık demetleri ekerdi enki’nin kıskançlık çemberinde geçtiği yerler dağlara gülümserdi toprak yollarına yıldızlar dizerdi ve/Aras’ı gözlerinden öperdi anne çıplak taş duvarları okşa her taşta bir gülüşü var her taşta bir anının unutuluşu var anne sana söylenmemiş kelimeler kendine dönüktür tutsak ziyaret ağacında anne al hayatı elimden bende karaya vurmuşum düşlerimin yüzü yaralı söyle anne rüyalarının neresindeyim anımsa anne çocuğun düşlerindeki devrimleri anımsa ki gecelerim toprak koksun anımsa ki rüyalarıma ateş böcekleri girsin hatırlarmısın anne aynalı kafesten iki güvercin salınmişti Ararat’a güvercinler gitmişti akisleri aynada kalmiştı biri zeytin dalını arardı diğeri zerdeşt’in yontusunu öperdi anne gelirsen anne kendinden bir tutam anı getir gelirsen... Devrimli anılarımın kıyılarından gel bak düşlerimin dallarına sarı bir kurdele takılmış sessiz gir uykularıma anne uyanırsam tel örgü olur göçmen çığlığı olur bir çocuğun hasretine dolanır yüreğini kanatır sevincinin uyanırsam bir gelinin yarım kalmiş ağıdına batar anne uyanırsam bir daha yaralanırım anne bir daha... |
kendinden bir tutam anı getir
gelirsen...
Devrimli anılarımın kıyılarından gel
bak düşlerimin dallarına
sarı bir kurdele takılmış
sessiz gir uykularıma anne
uyanırsam tel örgü olur
göçmen çığlığı olur
bir çocuğun hasretine dolanır
yüreğini kanatır sevincinin
uyanırsam bir gelinin yarım kalmiş
ağıdına batar anne
uyanırsam bir daha yaralanırım anne
bir daha...
yüregine saglık