Bol kepçeden ışıklarYeni kente giden sokakların Üç mum ayarındaydı lambaları ve gittikçe köreliyordu içi oyulur gibi Söğütün saçları darma duman Rüzgar açamıyordu düğümlerini Sanki hayatın akışına bırakmıştı kendini Turuncu giysiler asılı kalmış iplerde neon şeritleri parlıyordu gecede Doğuştan engebeli yollarından Gelen uğultulu bir ses Çelimsiz bir ıslığa dönüştü Ve uzak düşmüş istasyondan Gürültüyle geçip gitti Demir yüklü bir kamyon Dört ayaklı dostun biri tin misali gecesine kamufle olmuş adeta silueti Diğerinin zifiri karanlıkta parlıyordu sarı tüyleri merkezin şah damarından akan Oluk oluk ışıklar altında Tropikal Madasgar raffia Afrikalı vejetasyon öğesi Pers rengi yapraklarıyla karşıladı bizi Güneşe ayak basarken Kara gözleri enikonu buz mavisiydi teyzemin Aklım kara saçlı söğütte kaldı Öylece duruyordu yapayalnız Kapat müziği Çalmasın touch It Dört yanım güz şimdi gözlerim yumak yumak boğazım ile yutkunma arası bir kilometre Henüz gelemedim kendime Biberlendi gülüşüm tadı kısıldı damağımın Sende çok özenme anne yarımız Varsın kahvesiz olsun masamız .. |