CEZA-İ MÜEYYİDE(Selma Pekşen)Ne olur dokunmayın bana bu gece Yine tehirli üç beş nöbetlerine uykularım. Efkârımın ciğerine kurtlar düşmüş neyleyim İbrahim’in atıldığı kordayım. Henüz can suyu dolaşırken sessizliğinde gecenin Daha güneşin doğum sancısı başlamamışken Bir sigara yaktım ufuk çizgisinde söndürülmek üzere. Yine bezmişliğimin miracındayım Vururken sineme kaybolduğum gecelerin rüzgârı Heybemden düşürdüğüm umutlarımı Kendi ellerimle gömerken toprağına Gelse diyorum; dayansa yalnızlığın kapılarına. Hem de hiç beklenmeyişin şaşkınlığında Gelse de kırsa içimdeki kemanın tellerinden Acı veren o mahur besteyi Su gibi kayıyorsun parmaklarımın arasından Sükûtu içiyorum altın taslarından, sözün bitmişliğinde. Cefanın hutbe okuduğu dergâhındayım Nerden düştün yine aklıma Gittiğinden beri Birbirine kavuşamamanın ıstırabında kirpiklerim. Oysa Senli sabahların muhakemesinde kırmıştım kalemini infazın. Hangi affına sığınabilirsin şimdi gözlerimin Gözlerin ihanet ederken bakışlarına. Sök de at bakalım sökebilirsen Gururumun ayaklarından incinmişliğin prangalarını. Sen; Çengelde asılı kalmış yüreğimin her zerresinde izlerini ararken. Ben; Yokluğunun ceza-i müeyyidesindeyim. Ne olur dokunmayın bana bu gece SELMA PEKŞEN |
gece bilmem kaç bilmece rüzgarın sesi her tıkırtı içte büyür
asıl güzeli belkide içerdeki şiirin dışa sızması yaraların sızlaması