vebaya tutulmuş gül
ne zaman bulsam aynada ağlamaklı yüzünü
bir yalvaçın çıplaklığı gibi sorguluyordu göğü yanılmışlık inancın kasvetiydi bu devrin mucizelerini ayıklamak sağır seslerden sabahın okşadığı umutlarla bahçelerde aradım unuttuğum kokunu donkişotun vehmettiği güvenle tan yerinden araklamak ekinoksu göğümün utancıyla bırakıldığım zülümleri alkışlayan saatler unutulmuş mehtapta çocuksu yüzleri özler gibi direndim aşka direndim köpeklerin çaldığı kahkahalarla ufkumu çölleştiren ayazlara şafakta çıldırmış bir yetimin bıraktığı ahla güllere sevdalandı güneş vaktin karasularıdır bu umutsuz vagonlarda taşa yenilmiş sinan. |