bir akşam ansızınöylece geçip gittik sorma elleri kalem kılıç gözleri kapkara saclarından şiirler dökülen bir çocuktu ne güzel sustu bir akşamdı karanlıktı ağustos böcekleri aksam sefaları dinlerdi nazıma tutulur okurdu her aklına geldiğinde tütünü düşmez yüreği yanardı asılır gökyüzü asılır bedrettin yağmurlar baslardı öylece geçip gittik suçsuz bir sonbahardı arkandan ağlardı ranzalar bakar sarı ısık bakar ayva ağaçları bakardı yanardı ak kuzuların anaları yağmur yağardı küfür gibi yağardı dinlerdi en dirisi insanlığımızın en rezil haliyle yuvarlanıp kiremit tozları gibi dağılarak böylece geçip gittik yanarak can vere vere sevemeden göremeden baharlarını asıldık yağmurlu bir gündü yağmur yağıyordu küfür gibi yağıyordu henüz dillenmiş taze bir yaprak gibi sallanıyordu böylece çekip gittik sevemeden bilmeden ince boynunu bilemeden karanfil nasıl yakışır avuçlarına bilemeden kokusunu güneş karışmış saclarının hoşçakal diyemeden sorma elleri kalem kılıç yüreği yara gözlerinden aksamlar dökülen bir çocuktu bir akşam ansızın sustu ...... |