Samirsen ölmedin samir iki kürek kemiğimin arasına ismini kazıdım ben seni bulduğum da henüz yeni durmuştu gönlüm akşama bir gün bağdat da gün ortasında söndü bütün ışıklar karanlıklar üstüne dualar yazdım bilmediğim dillerde şarkılar haykırdım akşamlara devrilmiş putlar gibiydim sessiz sedasız ölüyordu içim üstelik hiçbir kavga vermişliğim de yok du hayatla zaferleriyle mağrur atlılar gibiydi bagdat sokakları kaybolmuşluğumun çığlıkları ne savaş nidasıydı nede vurulduktan sonra kalmıştım ayağa ah samir sen ölmedin bağdat vuruldu ben öldüm oysa ışıklar getirmiştin bin kanatlı atların sırtında başka bir inancın yüceliğnden en güzel gözleri sevdirmiştin samir sen demi düşen atlara benzedin atları vurdular dağlar gibi ovalar gibi koşum koşum destanlar olurdu belki başka iklimlerin başka inançları serpilirdi sırtımın kanatları olurdun belki muhammed ve samir |