UTANMAYINIZ YAŞLARINIZDAN...Hangi düş’ün yerlisiniz hangi düşte takılı yüreğiniz? Acınızla hemhal ırkı olmayan bir hüzün müdür yoksa? Yalnızlığınıza mal ettiğiniz Gaipten gelen bir coşku Ah, o hüzün katedrali İstanbul’un sevdalı martıları Kondukça bir bir yüreğinize Arpacı kumrusu gibi düşündüğünüz yetmedi mi? Hizaya gelmeli acılarınız Nazenin gölgenizle bile güzel ve isyankârsınız. Aşkın büyüsüdür bu coşkunun meali Sözcüklerse lütfedilen Kaderin kimi zaman çok sevip kundakladığı Bir yalnızlığa mı esaretiniz? Gücünüz tükendiğinde içinize akıttığınız gözyaşları: Ah, mubahtır elbet her yaş ve yas Yaşaya yaşaya denk düştüğünüz Şu müphem gölgeli yola Sevecen bir sözcük müdür yoksa günah saydığınız? Utanmayınız yaşlarınızdan Elbet yaşınızdan ve yasınızdan da gocunmadan Dokunmaksa uzaklardan yüreğime Siz gizil bir sevdasınız: Ah, dile gelmeyen Ah, bir kere boşalmış düze çıkmayan Sevdalı semazendir yüreğiniz: Bilmez miyim? Iskartaya çıkmış hayalleriniz… Direnseniz de bu aşka Direttiğinizden fazla güzel ve mahcupsunuz. Hüzün mevsiminde sergüzeşt bir bestedir isminiz Nemalandığınız gök ve nice yıldız Israrla uzaklara daldığınız Alı al moru mordur rüyaların Her utandığınızda pembeyle olan sırdaşlığınız Kovdukça mutluluğu bakaya kaldığınız yalan mı ah, yalan mı? Kürediğiniz bunca gizem Boca ettiğiniz her renkte saklı izdiham Hünerdir elbet bitmeyen sevdanız Eksik olmayan nazınız niyazınız. Hürdür yüreğiniz Bir o kadar hüzünlü Müptelası sevdanın gidip gelmelerden yorgun Mütevazı varlığınız alımlı ve vakur Aşka sadık Rabbine bağlı Bazense çözemediğiniz o kör düğüm Dolandıkça dolanır heyecan ve gizem ayağınıza Parmak uçlarında dans eden sözcüklerden arakladığınız… Ah, o devasa coşku ve kırık iken yürekten sarkan Bir ip gibi tırmandığınız şiirlerdir Müptelası olduğunuz Ve görünmediğiniz kadar uçuktur hayalleriniz Hem dile de gelmez kolay kolay Varsın bir kez savurun en coşkulu nidayı Yetmedi mi bir ömür suskunluğunuz? |
öğüt sevgi ve özlem vardı,
akıcı ve anlamlıydı,kutluyorum Üstadem,
Dua ve selamlarımla.