meydanlar ısınırken
1
özallı yıllar türkiye çağ atlıyor güya üretimsiz ekonomiyle ne kadar dolar toplarsan piyasadan o kadar kazanç yüksek faiz hızını kesmeye yetmiyor çift haneli enflasyonun serbest ticarete teşvikle kısmen düzeliyor ekonomi ikibinli yıllar yabancı sermaye piyasalara hakim durumda yerlilik ve millilik tartışılıyor sırtımızda faiz kamburu yine emek sömürüsü yoksul bir sınıf üzerinde yükselen sermaye aydınlığa çıkma umudunu kaldırmıyor siyaset türkiye dünyada yalnız fabrikalar satılıyor cari açığı kapatmak için gelir getiriyor oysa ekonomiye meclis yetkisiz bırakılıyor yarı başkanlığa geçerken cumhuriyet ittifaklar kuruluyor seçime giden türkiyede tayyibi devirmek için oyunlar emperyalizmin iştahı kabarmış kan dökülüyor ortadoğuda aynı planlarla güçsüz düşürmek hükümeti halk seyrediyor tantanayı yüz yılın seçimi gibi taraflar kıyasıya savaşıyor rekabet kızışıyor nasıl bir sonuçla uyanacak türkiye 25 hazirana merak konusu 2 keynes düşünmüştü ekonominin tüketimi karşılama oranı zayıfsa çünkü işsizlik gibidir işlemeyen sosyal politika eşitsizliğe yol açar milletlerin zenginliği böyle bir şey gereksinme duyuldukça açlığa ekonomi politik milli para için güçlü finans piyasalarda rekabet teknoloji ve ticaret için gerekliyse döviz yerli para için şirket varlıkları ekonomi için kazanç gelir getirmesi bütçeye hasılanın büyük kısmı arpalık destek kredileri nereye akıyor karlılık oranı yeterli değilse ekonomiye bütçeden pay ayırmak gerekli artık işçi sınıfı için durum vahim. gelir beklemek halka yüklenmiş vergiler yansımıyor üreticiye kriz kapıda gibi yüksek enflasyon ve faizle bir kez daha develüasyon 3 arap baharı derken hak talebi aldatmacası yaşandı kamüflajlarla bombalar yağarken masumlara dünya sessiz kaldı katliama döktüğü kanda boğulan vampirin suskunlaşırken yazgısı şimdi üzüntüsü gönüllerde işkence altındaki direniş şarkılarının göğsümüzü daraltan alkışlanmış gelecek için kansız itiraflar suya eğilen karacanın aksini görmüş rüyasında fravun metropollere doluşmuş güvercinler yüz çizgimizi okumuş yarasalar bahara cemre düşürmüş gök yıldızlar zamansızlığı anımsatmış kalıntılar zamanı çözmüş tarihin aynasından düşen güneşle kızıllığı şafağın umuduyla avunmak gibi esaretten kurtuluşun sabahı karşılayan şarkıların ölümsüz ritmi yüzlerde ışıldıyor toprağın yarılması gibi şehre koşuyor masalları çalınmış çocuklar. 4 fiat bandrolu yapıştırılmış hüzünle bekleniyor şafak alnımın ortasındaki güneşle kaldımı yönetilen bir ülke bu coğrafyada parası geçmeyen zenginlikle acenteler satın almış özgürlüğü köleleşme deniyorsa bir forsanın ahını dinlemek neyde işte milliyetçi tiplere örnek olmuş usançla beklemek sandıkta halk desteğini bu umutla ucuzluk arayan halk için açlık sınırında yaşam çöplükte uzay için bağış toplanıyorsa iklimi bozulmuş dünyada kalınca moral nedim demirbaş |