karşılıksız aşkların kürkçü dükkanı...
yırtıyordu gecenin kan bürümüş gözlerini
damarlarında yol alıyordu kıymıklı aşk sözleri sanki acıtacakmış gibi bir de küstah ve aklında terk edişin hezeyanı besteleniyordu boğulmak için seçtiği en derin yerimde yitirdi sevgisini ıstırap dolu kaderini bırakmış gün yüzü görmemiş avuç içi kadar adamlarda temiz duvarların kalıpçı ustaları ile anlaşmış gizliden yamalı sevdalarını görmeyeyim diye sanki kırk tas su ile arınırmış gibi bir de günahkar ölümlülerin aşkı ile kıyaslardı cennetinden kovulmuş ziyankar uçkurları inci gibi dizerdi tek tek geçmişin tükettiği yüzleri karşılıksız aşkların kürkçü dükkanı her bahar kapılarını yağmurla açardı iri dalgasında saçlarının rüzgarıyla savrulurdum uzak kentlere yol bilmez yordam bilmez sevdamın kefaretine saydı bende ki güzelliğini bitirmek için başladığı her şiiri isimsiz doğan çocukların zürriyetsiz babalarına yazardı dokunaklı bir hikayenin bilindik sessizliğini bozardı kahkahası sanki hiç ağlamazmış gibi bir de vicdansız şimdi savruk rüyalarını tüyü bitmemiş yetimler besliyor hepsinin dilinde acımtırak bir lanetin kalıyor onlarda sırasını savıyor kimi düz cümlelerin devrikliğinde boğulacak kimi cinnetine yaslayacak güzelliğini sonra birer birer toplayacaksın hepsinde beni çatlamış dudaklarına gözyaşlarımı akıtacaksın usulca kanatlarını kırıp bende ki hayalini kucaklayacaksın yeminler edecek hep seni sevdim diyeceksin sanki gerçekten sevmiş gibi bir de yalancı… alicengizoyunu (yalan değil biliyorum… sadece gerçeği duymak istemiyorum…) |
teşekkür ederim her birinize...
alicengizoyunu