bir fotoğraf ayrılığı gibi...şimdi bu hayatı giderken eğilmek fiili bırakıyorum ruhuna tütsü yapacaktım tüm sandalları hatırlıyor musun ve dahası bütün yangınları sinesinde başlatan bu şehri sevdim en çok en çok da gece duyduğum o sesleri iki meme arasında zehir gibi bir ter o kliniklerdeki uygunsuz pozisyon için o zaaflara bağlı şizofren kadınlara şiirler yazan biriyim arada bir çık görün istersen bağımlı değilim alışığım en fazla aşığım zekası sıfırın altında üç beş örümcek için ağ yerine ‘ahh’ örüyorsun ruhuna tahammül sınırlarında sadece hırsın ve kabukların nöbette elbette zehirli bir dudak gibi her aşk ilanı şansın karanlığını tespit edersen bir seferde ağlayarak kaç kez öpüştün, onu hatırla sevişirken kaç kez hüzünlendin, bunu hatırla arada bir çık görün istersen senden geriye artık ne kaldıysa benden geriye kalan dilsiz güvercinler kolay bir hüzündür gecenin kovuğundan sarkan ellerindeki paramparça geçmişin sığ bir gövdesidir yolun ortasında erken bir gülüşe başlayan yalnızlıktır ve ayrılığın içinde biriken küllüğüdür özlemin eski hep eski anlatılmışlıksa ihanet yine de bir çiçek gibi iliştirip gönlüme bir fotoğraf ayrılığı gibi hep mi son gülen iyi güler arada bir çık görün istersen susarak dileriz sadece iyi günler... alicengizoyunu (... ne diyor kitap, açtığın yaradan, hesap sorar yaradan...) |