yazarak dışımda baş edilemez bir bellek oluşturdum...bir şey çıkaracaksın içinden uyandım bana bir cinnet biçimi teklif ettiler uyanır uyanmaz kabullendim çünkü cennet çok dolu bir oda iki sigara üç yüz ve dört duvar zihnimde kalmış ayak izlerin siliniyor duvarlardan biri yıkılana kadar hafızamı sevmiyorum ama senin üzerindeki narkoz etkisi sevmem için bir sebep olabilir yanılsama bir beden içinde ruhum gölgeler şehrinde nü resimlere bakar sufice bir söylem ahenginde dolanır büyür büyütür durmadan küçülünceye kadar hazır yeri gelmişken küçülen ve büzülen şeylere neden çok güler bu insanlar! aşk birine tenezzül etmiyorsa sevmenin adabı bozulmuş demektir zorlama işte gözler de öyle cicim zorlama işte bakmıyorsam sana o biçim bozuldum demektir zoruma gitmiştir zorumla ben her şeyin teksesli olduğu zamanları hatırlıyoruz öznesiz kalmışken her cümle bir atımlık düş kurar sevda sırrı kanatlarına kazınmış meleklerin yazılmamış yazgısında uyurken zaman benim aşklarım dışarıda kalmaz yazıldığı duvarlarda rüzgarla fısıldar bak işte herkes sevişiyor ama kazanan , benim her şeye yerleşme merakım yazarak dışımda baş edilemez bir bellek oluşturdum bir yanı sessizlik bir yanı yalnızlık ahir ömrün paylaşmıyor geceyi hiç kimseyle bundan öte yol giderim diyen yalan söyler doğrusu duvar diplerinde sus menzili kadar iş(L)EME ihanet yoksa bir aşka neden bakayım ki ‘’tek nükleer tesis testislerdir’’ dedi İskender’in küçüğü küçük sözü dinlemeyi öğretti bana annem büyükler uzun hayat kısa unutmayan insan tehlikelidir çünkü kokusunu kaybetmiş acıtan baharat gibi... alicengizoyunu (...bedenim soysuzlar çetesi , sen yanlış anladın soyunan başka yerim...) |