Hakimiyet(im) dirbakışlarımı astığım salkımsöğütün şefkatinde haziran imzalı terimi sorgulayamıyorum soğuktan nasır tutmuş şikayetimi yinelerken göbek çukurumu kar doldurur hasretin masalar zürefa zerafetinde sıralanmış herifler yaka paça siyasette suyuna ekşi karışmış canlı yayın entelliğinde dantelli moda çayın kokusunda acıtmıyor çivisi çıkmış tabure dizime kadar tırmanmış sevimsiz böcek zehri sivri sesler kadar ağır mıdır merağındayım macera arıyor içimde galiba dününü bağışlayan çocuk sağ baştan dalsam saçmalayanlara sonunu bulur muyum korkunçluğum cebimde anlayacağın çay parası ile karıştırır mıyım aynalar dolusu anlamsız vapur ıslığı gibiyken insanlığım çanakkale içinde ki çarşının terkedilmişliği ile başbaşayım yeşil halayda derenin coşkusuzluğu ile kırık bir bardak kadar anlamsızlığım ’’bu devirde araba alınmaz ’’ derken kulak düşmanı park sorununu çözemeyen şehrimin yol kenarıyım körkütük gencin elinden düşürdüğü izmarit kokusu ile başbaşa burnunu karıştıran çınarın yanlışlıkla kesilmiş dalıyım kızancıklar uyumadan kimse kaldırmaz ve indirmez gölge karanlığını kızancıklardan ama milleti geren koltukta duran onlarında taburesinin çivisinden mi kaynaklanır bu devran yoksa evde işleri yapan hatunundan artan zamandan mı bilemem böcek nereye kayboldu ki yararlanıp bu dramatik fırsattan zamane ticaret modası kıvamında dolaşıyor sanırım organ organ satsalar ne olur ki çaldıklarını ya kara olur para ya müşteri kalpazan bütün olumsuzlukları kakalamışken hazır kaleme birader herkese çay ver bu zâttan ister budala desinler, ister iyi adam sıra bize de gelsin artık bakandan, bakmayandan Ali Aydoğdu |
gemileri yakmış şair...
bardaklar dolusu...
kutlarım kalemini arkadaşım...