KÜÇÜK KARINCA (Fabl)Bir dağ yamacında yeşil bir yonca Üstünde yürüyen minik karınca; Delice esince dağdan fırtına Sanki kanat takmış gibi sırtına, Uçtu da karınca çok çok uzağa, Söylendi, ben nasıl düştüm tuzağa? Yiyecek bulmaktı bütün dileği, Oysa burkulmuştu şimdi bileği. Bu halde yuvaya nasıl giderdi, Yuvadakiler hep alay ederdi Hem topaldı şimdi, hem eli boştu; Topal bacağıyla her yana koştu. Birşey bulamadı, fakat ne çâre, Yorgun düştü kaldı, garip, bîçâre. Ümidi kalmadı, bir yere çöktü, Oturdu, sel gibi gözyaşı döktü. Sonunda çâresiz kalktı yerinden, Kaderine bir aah etti derinden, Ruhunu sonsuz bir acı bürüdü, Yuvaya doğru tam bir gün yürüdü. Bir ara gökte ay gözünü çeldi, İçinden Tanrıya yakarmak geldi: Ey Tanrım, madem ki beni yarattın, Yonca yaprağında bir şey arattın Karıncalar bile senin kulundur, Üstelik, yolumuz senin yolundur, Bak yalvarıyorum, sen Tanrı, ben kul, Kurtar şimdi beni, bana çâre bul Dua, ona bir güç getirdi birden, Azimle yürüdü kaldığı yerden. Tanrı, karıncayı sanki kükretti, O da Tanrısına bolca şükretti. Yuva gözükmüştü şafak sökerken,; Birden bir şey gördü yolda giderken. Bir bütün buğdaydı, bu bir ganimet, Karıncalar için en büyük nîmet... Büyük bir gayretle sırtına aldı, Zaten yuvaya da çok az yol kaldı. O, çalışmış, doğru yolda gitmişti,. Tanrı görmüş, ona yardım etmişti. Sırtında buğdayla eve varınca, Omuzlara yükseldi küçük karınca... .................................................. Yürekten bir dua gelirse dile, Dua eden, olsa karınca bile Tanrı duyar onun ne dediğini, Cömerttir, verir her istediğini... Ünal Beşkese (2009) |
Eğer yüce Allah'a şükretmeyi ve yılmadan, azimle çabalamayı düstur edinirse bir insan, yapamayacağı şey hemen hemen yok gibidir.
Çok güzel, ders niteliğinde bir şiirdi.
Saygı ve sevgiler efendim...