kriz hâli
tam şimdi gel
zaman durmuşken şafak daha çok beklerken arımın bin yaması dikiş atarken ve terzi uyur İğne ipliğe geçmeden duamın pişmanlığı yıkamadan yüzümü gel gayri geleceksen (lâfügüzaf sabahları yoksunluğun senden yana yoksulluğum en sivrisinden tepiyor sanki istasyonunu unutmuş dur durak bilmez ayarsız bir metro midemin en ortasından geçiyor hayata karışmak kornalarla sağır olmak siftahsız bir işportacıdan çakmak almak kalabalık kaldırımlarda taksilerle yarışmak bordro emeklisi simitçinin tablasında parmağımla susamlara banmak kızıyor musun unutturuyor seni öğleden sonrası derken akşamüzeri güneş başka insanlara mesai yaparken yani eve dar atıyorum kendimi dizlerim titriyor vücudum bir panik sanırsın kininsiz kalmış sıtma nöbeti utanıyorum adım alkoliğe çıkacak diye ya merdivenleri koşuyorum ya da poşeti gevşek tutuyorum mübarek şişelerin şıngırtısı zangocunun unuttuğu kilise çanı alt katta seyfi amcalar mediha hanım teyze üstümde kirişleri depreme gelesi daire inadına orta yerde yeter ki üste para vereyim gözüm kapıcı dairesinde mecburiyetten bir iki lokma yiyorum yoksa başım dönüyor ya tansiyon ya da kan şekeri özentileri sana onlar da beni terk ediyor öğrenmenin yaşı yok ekmek beş günden sonra küfleniyor) ah gece... canımın seni en çektiği an çeperimin soluğuma dar geldiği vakit fettan yıldızlarımıdır seni anımsatan ah serçe... gözlerinin rengini bir türlü bilemediğim gönlümü kanatlarında götüren hırsız ah izan... sızmadan şafağın kızıllığına seherin yeline içimdeki tüm aydınlıkları toplayıp anason kokulu günaydınlar salıyorum |
Kutlarım.Selamlar....