EY AŞK, UYAN VE BOYNUMUZU ÖP
Anılar en çok karanlıkta kokuyor
Kimine fesleğen kimine kırık bir dal karanfil Yaralara basmak için değil sevgilim Yaraları açmak için artık çiçekler Bundandır ezberimdeki isimler Bana mavi iris iyi geliyor mesela En çok da özlemine sarılıp Geceyi avutamayınca geliyor aklıma Geceler sana benziyor sevgilim Ben bile sana benziyorum çok zaman Pencereler daha sıkı kapalı bu aralar Eksiksiz tanıklık, eksiksiz anılar Eşyanın şahitliği aşınmıyor Her şey yerli yerinde Ayyaş bir gecenin parmaklarının sıcaklığı Boynumda çoğaltamadan sakladığım öpücük Yaldızlı çerçevede ihtişamlı yalnızlık Kalbim de yerli yerinde Kalp, birlikte dinlediğimiz şarkılar kadar katil Kalbim sana benziyor sevgilim Ben bile sana benziyorum çok zaman Geceye masallar anlatan Sesine sarıldığın dağ Gün gelip yalnızlığın adı oluyor Biliyorum sesin kolları yok ama Sarıp sarmalıyor uzaktan uzağa Hem ses de kırılır sevgilim En hassas yerinden Şimdi ne zaman bir güvercin havalansa Sesiyle dağlara vuruyor ayaklarım Belli ki kanatları tutuşuyor Aynı ateş benim de gömleğimi yırtıyor Haberin yok Cehennemin canı yanıyor Ateş sana benziyor sevgilim Ben bile sana benziyorum çok zaman Balkonlara daha fazla su dökülmeli Bu çürümüşlüğün ahlakı yok Kimsesizlik kokuyor Yalnızlıkla cezalandırılmış bedenler Cürmü örten gecenin Kırık kalkanıyla örtünüyor Gerçeklik ve zahir içice Taş ve baykuş, kayıp renk Hiç bir zaman gül kurusu olmayacak köprüler Ve harcımız değildi Kavruk yanaklarımıza çizdiğimiz çiçek Yaprak ve ağaç, ağacı ürküten rüzgar Bir dal kırılıyor Ve eski bir ölümü anımsatıyor ağzı kapalı gonca Gövdesindeki yarayı sessizlik kemiriyor Yara sana benziyor sevgilim Ben bile sana benziyorum çok zaman Şimdi ardın sıra bakınca Kırık bir aşkın karşılığı olarak Usulca akan gözyaşını hatırlatıyorsun bana Kalbim kırık değil sevgilim Kalbim katliam Düşünsene kalpsin Ama göğüs kafesin yok Aşk Ey bir ceylan ölüsü gibi uzanan aşk Uyan ve boynumuzu öp Ama bağışlama bizi Necla Bektaş |