GEL ZAMAN GİT ZAMAN
Yüzyıllar sonra aynı düşe uyanmaktı hayat
An kadar yakın geçmişim, an kadar önümde aynı sahnesi Cehhennemin kapılarına koştu yüreğim Hayat tekarurdan ibaret der gibi Sağır kalamdım çığlıklarına açtım tüm kapıları Bilemezdim kabusun orta yerinde kalacağımı Dar,alabildiğine uzun bir koridorda Koşuşan cesetlerin üzerime yapışacağını İliklerime kadar toz bulutuna bulandım Çaresizliği geride bırakıp kaçtım cehennemin kapısından Zifri gecenin kömür karası gözleri karşıladı çıkışımı bir el vardı gördüm ,karadan daha da kara .....yardım mı? Ondanda kaçtım Nefes almak nasıl imkansızsa Bu düşede inanmak öyleydi işte Dünya bütün rengini kaybetmiş gibiydi Ay’ı,yıldızı,toprağı yutmuştu o gece Koşmalıydım yüreğim ileride Koşmalıydım hayat az ötede ....Öylede yaptım Sonrası aydınlık’dı gözlerime Gökten üç elma düştü ellerime Can havliyle,ürkek bir kedi gibi attım beni görmeyenlere Kabusun sonu farahtı yüreğimdeki serçeye Yürüdüm kimsesizliği bırakıp ileriye Yürüdükçe aydınlandı gökyüzü Yürüdükçe huzuru buldu sesizliğim Bittiğine inandığım dehşetin uçurumunda buldum kendimi Hüzün gemisinin karaya vurmasıydı bitişim Bilinmeyen bir denklemin kayıp iki parçası Yüreğime mıhladığım sevdam İçimde ağlıyan serçenin gözyaşları Şükür nidasında gördüm yüz cemalini Sonra Sonrasında Sesizliğimde boğdum çığlıklarımı |