AŞKIN MAHCUBİYETİNDE...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Öznemsiz yaşar ve özlemeden de geçmezken zaman… O haletiruhiye nükseden Karanlığın şerrine değil Yalnızlığın kıblesinde dokuduğum her an’ı Saklı tuttuğum bir hikâye gibi Gönlün tarifesinde eskimeyen bir ilah iken Aşkın şaşalı mahcubiyetinde Yudumlarken günü Devindiğim ne ki, Bu aşkın tecellisine diktiğim bir yama gibi Ötelenen her hecede saklı. O rivayet Elbet yere göğe sığmadan severken İkbalin devindiği şu yerküre Bense metruk bir hecede saklı tutarken Sırlarımdan sunduğum bir giz gibi Belleğimde kayıtlı koca ömür ölümsüz mazi Hırpalandığım yetmedi mi? Sevecen sesinde Yalnızlık kadar makul ve sessizdim hem bir ömür Kaderin istiflediği her renkten İnşa ettim bu aşkı Sadece kıblem ve kubbem ve mahzenimde Dolunaya kat çıkan binlerce yıldızdan Bir demet derlediğim sessizce. Aşkın kıyamet öncesi feveranı Gönül gözünde sökün eden her ışık ve vaveyla yüklü Matemin de örtüsünü çektim ki öylesine üstüme. Nazenin bir seyyah Nüktedan bir kelam Selamın örtüsünde saklı aidiyet Oysaki asılsız bir mutluluktur peşine düştüğüm Hüzün kadar sırnaşık o ölümsüz hece. Kekelerken yerli yersiz Elbet severken nasıl da pervasız Bir türbülans ki Mevsimden düşen güneş gibi Aslında aşkla ihya olan evrenden Firar etmenin ta kendisi idi Seni sevmek ötelendiğime binaen Sebepsizdi benim acılarım ve hüzün deryam Sancağıysa yalnızlığın En dik başlı hece elbet geviş getiren gecede Saklı bir büyü gibi Busesi konmadan ölümün tinime Solmakla iştigalim işte Yazdığım her şiirdir adağım Rengimle yanarken her kıvılcıma Esir düşmenin meali Sebepsizken içine düşülesi Belki de gözünden düşmenin vebali Ölümü dilediğim her şiir öncesi Sadık kaldığım kadar aşka ve sevgiye… |