Aşkın Küflü Sıvası Yüreğim"küflü sıvayım kalbin duvarında hayat" ey âşık düş sokağı hayâline can havliyle kalkıyorum hasretinin hayâ perdeleri yırtılıyor göğsümün yamacında kırsallanmış acılar münezzeh sanığı olmayan dertlerin kızların elinde iğne oyası gözünde arabesk yaşlar dilinde ana ağıdı türküler üstüm başım ağır yalnızlık kokusu tablodaki ihtişamlı resmin belgeseliyim ki aşk sevdası arsız alevlenir göklere dini imanı yok kabuk tutmayan yaraların bak İremi türküler aşklanmış bulutlara her damlasında bir melek iniyor gökten her yaraya merhamet yağsın şehrin yüreğine yağmur üşüyerek geçecek belki zaman yılları, sırtında kamburlaşmış bir kadın gelecek karanlığa cümleleri ağır bir tarihin tahribatı yaşayan coğrafya sanı bilinmeyen kadın yüreği az kaldı bir ırmağın suları çoğaltarak aşka beni yüreğinin sesinde sakladığın yere geliyorum. ya ben aşk hangi toprağın gizeminde saklayabilirim ağır hasarlı kalbimi baktığım yıldızlar çömeliyor karanlıklara dökülen yapraklar sararmış gençliğime dumanı sarıyor inceden efkârıma yarına ertelenmiş düş kırıklığım koştuğum sokaklar ağlıyor ardıma ihtimallerin usanç vaktine vakıflanmış şehrin dört buğusunda kaldı ellerim hissedebildiğim kadar k/ayıbım masumiyetten sen yine en umulmadık bir anda gel gözyaşım toprağı öpmeden. Gizem. |