iki hüzünTan ağarmasıyla topuk ucuna basıp geliyor hasret-keşane Hislerim hiçbir zaman alışkın değildi onu mihman gibi başköşeye koyup ağırlamaya. Bu sefer ne olduysa bilmemekle beraber, çay demleme ayaklarına yatıyor İki hüzün kırıyorum tavaya zeytin ekmeğe kör bakıp altlı üstlü bir kızmışım ki hiç sorma Keyfim yok eskisi gibi bir şiir tınısına tuz tortusu ile aralanır kirpiklerim Sızı durmaksızın göç eyler sağ tarafımdan sol tarafıma doğru ve okuyup yazdığıma dönüp bakacak yüzüm yok Dağınık odamın penceresine kir tıslıyor kuşlar bir uçuş yerde;bir uçuş gökte ne vakit yuttular ekmek kırıntılarını Havadan, sudan sohbetleri pazar akşamına bırakmayı severim sen gelesi saatleri de aşk ve ateş icadına Yüreğim, pişirmeye çalıştığım musakka yanık kokuyor Emsali cehennem gibi Ayağıma dolanıyor bugün şehrin sessizliği sokakta mendil satan çocukların yanağına elma şekeri yapışmış öyle ki mahzun eyle ki tanıdık al al verme kimseye dersin Haraca kesilmişim kimsesizlik minare boylarına yükselir Yere düşenin halini ;elbet ki yere düşen anlar ve inancına hep tek yoldaş olduğun vakitleri tükettik artık hiç yoksun!.. 28-02-2021 ist |