YOKLUĞUN
Dışarda fırtına, içimde yangın,
Taht kurdu göze değmeyen uyku! Harladıkça harladı ruhumu, Gecenin bu saati zamanı mı şimdi? Hasretin düştü yüreğimin sahiline, Dalga dalga çarpıyor kalbimin kıyısına, Masum, ılık ılık hasret rüzgarı eserken, Yine düştüm gözlerinin avucuna, Yokluğun semah ediyor yalnızlığıma, Dönüp duruyor ağıt yakan hasretim......gecenin bu saatinde! Melekler gibi ışık hızıyla gelsen çalsan şu köhne yürek kapımı, Güneş ışığı gibi sıcaklığınla düşsen , gülsen fakir Dünyama, Güller saçılsa yağmur taneleri gibi, Tane tane, dal dal... Mutluluk pencereme masum beyaz bir güvercin gibi konsan, Gözlerim, saklambaç oynayan çocuk saflığında, Saklanmış sensizliğin ıssız karanlığına, Yüreğim acıyor, yıllarım tutsak, kelepçeli! Yokluğun kadar soğuk bu dört duvar, Azar azar eksiliyor sol yanım, Nefesim acıyor, Benzim soluyor, Pul, pul, azar azar..... ... ve sen bunu bilmiyorsun! Dışarda fırtına, içimde yangın, Taht kurdu göze değmeyen uyku! Harladıkça harladı ruhumu, Gecenin bu saati zamanı mı şimdi Eksiliyor yaslı ömür, resmin sisli, gönlüm puslu, zaman yaşlı, Eskiden gökyüzünü resmeden o ressam, Karayel gibi esen, kartal misali uçan o ben! Şimdi senin fakir şairin... Yüreği kurak toprak gibi... Hasret ile kavrulmuş... Gönlümün başkentinde küçük köyüne çekilmiş, Güneşi arayan şaşkın misali... Eksiliyorum, eskiyorum damla damla ! Yokluğun kadar eskiyor, Yokluğunla eksiliyorum, Damla damla... ... ve sen bunu bilmiyorsun! İbrahim KOVAR 20.02.2021 |
Kutlarım.
Saygılarımla.